10 Kasım 1938, saat 09.05’de Türkiye kurucusunu, babasını ve kurtarıcısını kaybetti. Parafesor ailesi olarak bu acı günde atamızı sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
10 Kasım 1938, saat 09.05’de Türkiye kurucusunu, babasını ve kurtarıcısını kaybetti. Atatürk’ün ebediyete uğurlandığı o gün, Türkiye’nin üzerine kara bulutlar çöktü, ülkenin dört bir yanında ulusal yas ilan edildi.
Atatürk, sadece Türk halkının değil farklı milletlerin de saygı gösterip sevdiği ve örnek aldığı ve bir liderdi. Bu yüzden her sene 10 Kasım tarihinde Atatürk sadece Türkiye’de değil farklı ülkelerde de çeşitli etkinliklerle anılıyor. Hep beraber Atatürk’ün Türkiye’de ve Dünya’da neden bu kadar değer verildiğine bakalım.
1881 yılında Selânik'te doğan Mustafa Kemal Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim aldığı okullar şunlardır:
İlköğretim eğitimini Mahalle Mektebi ve Şemsi Efendi Okulunda, ortaokul eğitimini Selanik Mülkiye Rüştiyesi ve Selanik Askeri Rüştiyesinde, lise eğitimini Selanik Askeri İdadisi, üniversite eğitimini ise Harp Okulu ve Harp Akademisinde almıştır.
Askeri Rüştiye'de okuduğu dönemde(1893) matematik öğretmeni ona Kemal ismini verdi ve bundan sonra ismi Mustafa Kemal oldu. Yüzbaşı unvanı ile Harp Akademisi'nde mezun olan Mustafa Kemal ilk görev yeri olan Şam'a atandı. Mustafa Kemal, topraklar Osmanlı Devleti’nin yönetiminde iken Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'na katıldı. 1905 yılında önce Şam'da 5. Ordu'da, ardından da 1907'de Makedonya'daki 3. Ordu'da görevlendirildi.
1909'da Manastır ve Selanik'te görevli olduğu dönemlerde İstanbul'daki ayaklanmayı (31 Mart Vak'ası) bastıran Hareket Ordusu'nda görev aldı ve ayaklanma kısa sürede başarıyla bastırıldı. Mustafa Kemal, 1911'de İtalya'nın Trablusgarp'a asker çıkarması üzerine Tobruk'a gönderildi.
Burada gösterdiği askeri başarının ardından binbaşı rütbesiyle 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı'na katıldı.1913-1915 yıllarında Sofya'da ataşe olarak görev yaptı. 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı'nda, 19. Tümen Komutanı unvanı ile Çanakkale Savaşı'na katıldı.
Gelibolu'da düşman saldırılarını başarı ile durdurarak "Anafartalar Kahramanı" şeklinde anılmaya başlandı. 1916'da Kolordu Komutanı olarak atandığı Doğu Cephesi'nde generalliğe yükseltildi. Mustafa Kemal, Rus saldırılarını durdurarak Bingöl ve Muş'u düşmanlardan geri almayı başardı. 1917'de Filistin ve Suriye'de görev alarak 7. Ordu Komutanlığı'na atandı.
Aynı yıl içerisinde Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya giderek Alman Genel Karargâhını ve Alman savaş cephelerini inceledi. 1918'de Suriye cephesinde 7. Ordu Komutanı olarak görev yaptığı sırada Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi üzerine imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından İstanbul'a geldi. Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul'dan ayrılırken aklında ülkeyi düşman işgalinden kurtarma amacı vardı.
19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesi'ni yayımladı. Bu genelgede Türk milletine, "Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas'ta bir kongre toplanacağını" bildirdi. Osmanlı Hükümeti'nin verdiği görevden ve askerlikten istifa eden Mustafa Kemal, 23 Temmuz 1919'da Erzurum'da, 4 Eylül 1919'da Sivas'ta kongreler düzenledi ve bu kongrelerde başkanlık yaptı.
Kongrelerde, "Düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı ve bunun için geçici bir hükümetin kurulacağı ve bir milli meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği" kararları alındı ve açıklandı. Mustafa Kemal’in çabaları sonuç verdi ve 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara'da görevine başladı. Bu meclis aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun da müjdeli haberi idi.
Burada Mustafa Kemal, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi. Türk milletinin, Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması'nı kabul etmediğini meclis yolu ile tüm dünyaya duyurdu. 1 Kasım 1922'de halifelik makamı ile saltanat birbirinden ayrıldı, ardından da saltanat kaldırıldı.
TBMM tarafından 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edilirken Mustafa Kemal ilk cumhurbaşkanı seçildi ve 10 Kasım 1938'e kadar art arda 4 kez cumhurbaşkanı olarak seçilmeye devam etti. Mustafa Kemal, 24 Kasım 1934 tarihinde 2587 sayılı kanunla “Atatürk” soyadını aldı ve bu soyadın başkasına verilmesi yasaklandı.
1929’daki Dünya’da baş gösteren ekonomik buhranın etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla Mustafa Kemal Atatürk, 1933'te Beş Yıllık Sanayi Planı'nı uygulamaya başlattı. Aynı dönemde Milletler Cemiyeti'ne girilmesi (1932), Balkan Antantı'nın imzalanması (1934), Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) ve Sadabat Paktı (1937) gibi girişimler Türkiye'nin dünyada etkili bir rol almasına katkıda bulundu.
Atatürk, Hatay'ın anavatana katılmasını çok istiyordu ve bunun için yoğun bir diplomatik çaba sarf etti. Sağlığında göremediği bu olay vefatının hemen ertesi sene 1939’da gerçekleşti.
1937 yılından itibaren Atatürk’ün sağlık durumu kötüleşmeye başladı. Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu ve bunun üzerine Türk ve Avrupa'dan getirilen doktorlar çalışmaya başladı ancak tedaviler sonuç vermedi.
10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09.05'te İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, hayatını kaybetti. Cenazesi büyük bir törenle Ankara'ya uğurlandı ve 21 Kasım 1938 tarihinde Ankara'da yapılan bir tören eşliğinde Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953 tarihinde kendisi için yaptırılan Anıtkabir'de toprağa verildi. Bütün mal varlığını vasiyetiyle Cumhuriyet Halk Fırkasına, Türk Tarih Kurumuna ve Türk Dil Kurumuna bıraktı.
Atatürk, yaptığı devrimlerle Dünya’nın ve Türk halkının gönlünde yer etmiş bir isimdir. Başlıca devrimleri arasında Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922), Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923), Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924), Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926), Tarikatların Kaldırılması, Kadın Haklarının Tanınması (1930-1933 ve 1934), Tekke Ve Zaviyelerin Kapatılması (30 Kasım 1925), Laikliğin Kabulü (1928-1937), Takvim, Saat Ve Ölçülerde Değişiklik (1925 ve 1931), Soyadı Yasasının Kabulü (21 Haziran 1934), Şapka Ve Kıyafet Kanunu (25 Kasım 1925), Eğitim ve Öğretim Devrimi (3 Mart 1924), Harf Devrimi (1 Kasım 1928), Dil Devrimi(12 Temmuz 1932)’ni sayabiliriz.
Bütün bunlarla her birimize hem bireysel hem de sosyal hayatına etki edecek büyük değişiklikler yaşatmıştır. Bugün onun sayesinde eğitim alabiliyor, oy kullanabiliyor ve sosyal hayatta söz sahibi olabiliyoruz. Bu yüzden 10 Kasım Türk Devleti ve Türk vatandaşı için kurucumuz olan Ata’mızı ve bize sağladıklarını yâd etme günüdür.