Tek ülkede sosyalizm, 1924'de Josef Stalin tarafından ortaya konulan ve devlet politikası olarak benimsenen bir tezdir.
Bu teze göre, 1917 ve 1921 arasında Avrupa'da Rusya hariç tüm sosyalist devrimlerin yenilgiye uğradığından Sovyetler Birliği kendini içten güçlendirmeli ve dünya ekonomisinden ayrı bir şekilde sosyalizmi inşa etmelidir.
1924'te Lenin'in ölümünden sonra Sovyet yönetimi bir ikilemde kaldı. Stalin'e göre Sovyet rejimi öncelikle dünyadaki diğer devletlerle beraber var olmalıydı. Troçki'ye göre ise Sovyetler'in ilk hedefi dünya devrimini gerçekleştirmek olmalıydı hatta gerekirse bu uğurda savaş bile göze alınmalıydı. Troçki'ye göre Dünya devrimi gerçekleşmeden tek bir ülkede sosyalist düzen kurulması imkânsızdı.
1925'ten önce Vladimir Lenin'de ve Bolşevik Partisi'nin bazı metinlerinde tek ülkede sosyalizm, önceleri zorunluluktan dolayı oluşan ve öz inanç olmayan bir ideoloji olarak tanıtılmış olsa bile, zaman içinde Sovyetler Birliği'ndeki siyasi yapının seyrini tanımlayan bir unsur haline geldi. 1925 öncesinde ileri kapitalist ülkelerde devrim gerçekleşmeden proletarya diktatörlüğünün er yada geç yıkılacağı ve nihai zaferin ancak dünya devrimiyle elde edilebileceği haricinde bir görüş ifade edilmiyordu. Ancak Troçki'nin iktidar mücadelesini kaybetmesinin ardından tek ülkede sosyalizm Sovyetler Birliği'nin temel politikası haline geldi.
Friedrich Engels, Komünizmin Prensipleri adlı eserinde, tek ülkede sosyalizmin mümkün olamayacağını dile getirmiştir. Stalin, Lenin'in bazı söylev notlarına dayanarak onun da tek ülkede sosyalizm fikrinin yanında olduğunu öne sürmüştür.
Asıl ismi Saloth Sar olan Pol Pot 2 milyona yakın insanın ölümüne yol açan Kamboçya Soykırımı'nı işleyen diktatördür.