Sizce bir bebek annesinin besinlerine mi ihtiyaç duyar yoksa sevgisine mi? İşte cevabı Harlow yaptığı deney ile vermiş.
Bazı psikologlar, insanlardaki içgüdü sayesinde bağlar kurduğunu hatta çocuklara gösterilen sevginin de duygusal jest olduğunu ve bunun tehlike yarattığını düşünüyorlardı. Küçük çocukların annesiyle bağının oluşmasında da annesinden beslendiklerini öne sürdüler. Bu düşüncelere karşı gelen Harry Harlow ise Bağlanma Teorisi’nde sadece beslenmenin önemli olmadığını bunun yanında aralarındaki sevginin de çok önemli olduğunu açıkladı.
Düşüncelerinin ardından Harlow deney yaptı. Deneyinde ise sevginin ve sevgisizliğin bebekleri ne derecede etkilediğini gözlemlemek istedi. Deneylerini de rhesus maymunlarının üzerinde denedi.
Harlow, iki büyük maymunu anne olarak tasarladı. Maymunlardan biri yumuşak yapıya sahipken bir diğeri de telle çevrelenen bir yapıdaydı. Deney ortamına iki yetişkin anne konuldu. Biberon ise telle çevrilen anneye verildi. Harlow’un deneyindeki amaç ve mantık ortadaydı. Yavrular besinlerini karşılayacak telli anneyi mi yoksa yumuşak, sevgi gösteren anneyi mi seçeceklerdi bunu öğrenmek istiyordu.
Deneyde gözlemlenenlere göre yavru maymunlar, besinlerini karşılaması için telli anneye gittiler. Ancak kalan bütün zamanlarını yumuşuk anneyle geçirdiler. Ardından deneyde korku nesnesi de kullanıldı. Burada da yavruların seçimleri gözlemlendi. Ve yavru maymunlar korktuklarında da yumuşak olan anneyi tercih ettiler. Harlow, “Bu veriler, temas rahatlığının/dokunma konforunun duygusal tepkinin geliştirilmesinde çok büyük öneme sahip bir değişken olduğunu, laktasyonun ise önemsiz bir değişken olduğunu açıkça ortaya koyuyor” şeklinde açıklama yaptı.
Bu deney, etik dışıydı. Hayvan haklarını düşündüğümüzde ise hoş bir deney değildi. Ancak Harlow “Maymunları nasıl sevebilirsiniz ki?” dedi ve herkesi şaşırttı.
Yeni deneyinin ismini Sosyal İzolasyon Deneyleri koydu. Deneydeki amacı, depresyona yönelik modelleri elde etmekti. Deneyde yavru maymunları tek başlarına bir odaya büyümeleri için bıraktı. Ancak deney hiç iyi sonuçlar vermedi. Tek başlarında büyütülmeye mahkum edilen maymunların bazıları intihara etmeye kalkıştı. Bazı maymunlarda ise sosyal bozukluklar gözlemlendi.
Deneydeki maymun büyüdükleri zaman çiftleşmeyi de reddettiler. Doğum yapan anneler ise ya doğan çocuklarını öldürdü ya da onları beslemeyerek kendi kendilerinin ölmesini bekledi. Deneydeki gözlemlenen olaylar bilime büyük katkıda bulundu. Anne çocuk arasındaki temasın önemsiz olduğunu savunan psikologlar, Harlow'un deneylerinden sonra bu düşüncelerinin yanlış olduğunu anladılar.
“Maymunları nasıl sevebilirsiniz ki?” diyen Harlow’a tepkiler büyük oldu. Ayaklanmaların ardından hayvan hakları tekrardan düzenlendi. Düzenlemeyle birlikte deneylere de kısıtlanma geldi. Deney her ne kadar yanlış olsa da buradan bir bebek için gıdadan önce sevginin önemli olduğunu anlamalıyız.
Benzer içerikler için buraya tıklayınız.
Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.