Hayata köle olarak başlayıp, imparatorlukta yerini alan İbrahim Paşa'nın hayatını sizler için hazırladık.
Pargalı İbrahim, 1494'te bugün Yunanistan'da bulunan Parga köyünde dünyaya geldi. Pargalı İbrahim'in babası balık işiyle ilgilenirdi. Kökeni kaynaklarda farklılık gösterse de genellikle Rum ya da İtalyan kökenli olduğu ifade ediliyor. Pargalı İbrahim henüz 6 yaşındayken korsanlar kaçırdı. Köle olarak Manisa'daki ailenen birine satıldı. Gittiği ailedeki kadın eğitimi konusunda fazlaca ilgilendi. Pargalı İbrahim'e farklı diller öğretirken keman çalmayı da öğretti.
Şehzade Süleyman o zamanlar Manisa'da sancak beyiydi. Pargalı İbrahim'de tesadüfen onunla karşılaştı. Süleyman ve İbrahim aynı yaştaydı. Pargalı İbrahim'in başarı ve zekasından etkilenen Şehzade Süleyman onu hemen mahiyetine aldı. O günden sonra Pargalı İbrahim'in hayatı çok değişti. Şehzade Süleyman, Pargalı İbrahim'i çok sevdi. Onu ailesinden biriymiş gibi gördü ve yanından hiç ayırmadı. Şehzade Süleyman'ın babası Yavuz Sultan Selim Han idi. Babası vefat edince de birlikte İstanbul'a gittiler. İşte o günden sonra Pargalı İbrahim yükseldi. Pargalı İbrahim artık Kanuni Sultan Süleyman'ın en güvendiği, yol arkadaşıydı. Ardından Pargalı İbrahim farklı görevler aldı. İbrahim'in ilk görevi ise hasodabaşılıktı.
Pargalı İbrahim, 1521'de yapılan Belgrad fethinde de görevliydi. İbrahim Paşa en yüksek görevine 1522'de gerçekleşen Rodos Seferi ile başladı. Ardından İbrahim Paşa Piri Mehmet Paşa'nın yerine sadrazam olarak geçti. İbrahim Paşa'nın görevi bununla da kalmadı. Rumeli Beylerbeyi'nin sahibi oldu.
İbrahim Paşa, Kanuni'nin kız kardeşi Hatice Sultan'la evlendi. Düğünden sonra Mısır'da çıkan isyanı bastırmak için görev aldı. Bu görevinin ardından da Mısır Beylerbeyi ünvanını aldı. Sonrasında katıldığı Mohaç Savaşı'nda da önemli başarılara imza attı. İbrahim Paşa artık Makbul İbrahim Paşa olarak anılmaya başlandı. İbrahim Paşa, Anadolu'daki isyanları, 1. Viyana Kuşatması, 2. Macaristan Seferi gibi yerlerde de görev aldı.
İbrahim Paşa, 1533 tarihli İstanbul Antlaşması'nın müzakerelerinde de görev aldı. Müzakere sırasında bir takım sözler kullandı ve bu da güç zehirlenmesi içine girduğunun kanıtı oldu. "Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir. Memuriyetleri ben veririm; eyaletleri ben tevzi ederim, verdiğim verilmiş ve reddettiğim reddedilmiştir.Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği veya ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey savaş, barış, servet ve kudret benim elimdedir." Savaşlardaki başarılarından Kanuni Sultan Süleyman; "Bu çetin işleri görebilecek ancak bir adam bulabildim. O da... büyük vezirim İbrahim Paşa'dır." şeklinde ifade etmiştir.
İmparatorluğun simgesi o zamana kadar 4 tuğaydı. Ancak o günden sonra 7 tuğa çıkarıldı. Bu tuğun 6'sı da İbrahim Paşa'ya aitti. İbrahim Paşa'ya ait olmayan tek tuğ ise Hilafet tuğuydu. 1534 yılındaki Irak Seferi dönüm noktası oldu. İlk dega Osmanlı ordusu sultanları yanında zolmadan savaşa gittiler. Bu olayın ardından da İbrahim Paşa'ya "serasker sultan" demeye başlandı. Bu çok önemliydi. çünkü padişahın dışında ilk defa biri bu ünvanı kullandı. Celalzade bu konuda şöyla açıklama yaptı: "Bugüne kadar birçok yararlılığı görülen İbrahim Paşa, günden güne değişmeye başladı. Anlaşılan padişahtan gördüğü fazla iltifat onu şımarttı..." 1534'de Venedik Senatosunda okunan bir raporda da şöyla bahsedildi: "İbrahim'in kendisine duyduğu sevgi, Türk Bey'ine (Padişah'a) duyduğu sevginin çok üstündedir... Ülkenin idaresinde tek olmak istiyor."
Irak seferi 2 yıl sürdü. Bu süre zarfında Kanuni Sultan Süleyman'la İbrahim Paşa'nın arası açıldı. Bu seferde İbrahim Paşa, hatalar yapmış ve haksız yere bazı kişilerin yaşamına son verdi. Sefer sırasında başdefterdar İskender Çelebi'yi suçsuz olduğu halde idam etti. Kur'an-ı Kerimler hediye olarak gönderildi ve kabul etmedi. İnanç olarak Hristiyanlığı kabul etti ve bazı kişilerin suçu olmadığı halde yaşamına son verdi. Bunlar da padişahın kulağına gitti. Duyduklarına inanamayan Kanuni Sultan Süleyman çok sinirlendi.
İbrahim Paşa'nın bardağı taşıran hareketi de fermanlara Serasker Sultan diye imza atması oldu. İbrahim Paşa'nın Hürrem Sultan'ın oğlu olmayan Şehzade Mustafa'yla da arası çok iyiydi. Bu yüzden de Hürrem Sultan ile de arası açıldı. Bu kadar şeyden sonra Kanuni, İbrahim Paşa'dan kurtulması gerektiğini düşündü. 1536 yılı Ramazan ayında saraya İbrahim Paşa çağrıldı. O gece sarayda yemekler yendi, vakit geçirildi. Herkes uyumak için odasına gitti. İbrahim Paşa'da uyurken cellatlar odasına gidip boğarak İbrahim Paşa'yı öldürdüler.
Bu olayın ardından İbrahim Paşa sır gibi defnedildi. Sanki öyle bir kişi hiç yaşamamış gibi davranıldı. Artık Makbul İbrahim Paşa ünvanı da halk arasında Maktül İbrahim olarak anıldı. Yani Katledilmiş İbrahim Paşa şeklinde anıldı.
Benzer içerikler için buraya tıklayınız.
Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.