Sıcaklık, huzur, samimiyet... Bu kavramlara son günlerde her zamankinden çok ihtiyacımız var. O zaman Hygge ile tanışın...
Danimarka kültürüne özgü bu kavram, uzun ve soğuk İskandinav gecelerinde dostlarla mum ışığı etrafında geçirilen sıcak ortamlardan doğmuş. Zamanla çok daha fazlasını ifade eden bir yaşam felsefesine dönüşmüş.
Sıcak çikolatalar, sevdiklerinle sıcak sohbetler, yün çoraplar, mumlar, şömine, sıcak şarap, rahat mobilyalar, hoş kokular… Ambiyansı anladınız siz…
10 maddelik bir manifesto ile bu felsefeyi tamamlayabiliriz;
Atmosfer: Mum, şömine gibi doğal ışıklandırmalar çok önemliymiş. Loş ışık, mum ışığı gibi insana huzur veren bir ışıklandırma seçmeliymişiz.
Sığınak: Bulunduğumuz ortamda kendimizi güvende hissetmemiz şart. Dağa tepeye çıkmaya kalkmayın Hyggelayacağım diye. Güvenli bir yer olması yeterli.
Küçük Şeylerden Keyif Alabilmek: Şöminenin çıtırtısının sesi, mumun oynaşması, sıcak çikolatanın tadı… Küçük şeylerin tadını çıkarabilmek bu felsefenin olmazsa olmazı.
Anı Yaşamak: Bu ortamda mutlu olmak için anda kalmak, teknolojiyi dışlamak olmazsa olmaz koşul.
Uyum: Egolarımızı, rütbelerimizi dışarıda bırakıyoruz.
Birliktelik: Mutlu kalabalıklar, paylaşılan yemekler, muhabbetler… Bıcır bıcır bir sevgi ortamı.
Eşitlik: Bu felsefede ev sahipliği yok. Sofra birlikte kaldırılacak, içecekler beraber doldurulacak.
Minnettarlık: Hygge felsefesinin yapıtaşlarından biridir, sahip olduğunuz maddi ve manevi şeylere karşı minnettar olmalısınız.
Rahatlık: Herkes rahat olmalı. Dar kıyafetler, rahatsız koltuklar, kasıntı tavırlara yer yok.
Ateşkes: Hygge bayramlarda olduğu gibi küslük, gerginlik kabul etmiyor. Ekstra olarak kötü şeylerden bahsetmek, siyaset yapmak, ortamı germek yasak.