Aron Ralston’un 127 Saat Süren Yaşam Savaşı

Aron Ralston, 1975’de Amerika’da doğdu. Doğa sporlarına büyük hayranlığı çocuk yaşlarda başladı. Dağcının tek hedefi; 14.000 fiti aşan 53 dağa, tek başına tırmanış yapan ilk kişi olmaktı. Başına geleceklerden habersiz olan Aron, başına gelen korkunç kazayla hedefine ulaşmış oldu. Arkadaşlarıyla 2003’de yaptığı dağ tırmanışında şans eseri hayatta kalsa da 26 Nisan 2003’de geçirdiği kazada bu kadar da şanslı olamayacaktı.

 

 

Aron, kimseye haber vermeden Utah’ın Blue Jhon Kanyonu’na doğru hareket etti. Kanyonlar, uçurum bölgelerinden oluştuğu için çok riskliydi. Kanyonda ilerlerken bastığı bir kaya oynadı ve kayayla birlikte aşağı uçurumdan düştü. Düşen kayanın altına Aron’un sağ kolu sıkıştı. Dağcı hareket edemez oldu. Yanında da az miktarda su, sandviç ve çikolata vardı. Tehlikeli alan olduğu için kimse gelip gitmedi. Ölüm ile yaşam arasında vereceği süreç başladı.

Aron, hiçbir şekilde hareket edemedi. Zaman geçtikçe umudunu yitiren dağcı, kendini kameraya kaydetmeye başladı. Burada ölse bile videosunun birinin eline geçeceğine emindi. 3 gün geçmesine rağmen hiçkimse de gelip geçmedi. Suyu da gittikçe azaldı. Zaman geçtikçe halüsinasyonlar görmeye başladı. Aron, son çaresinin kolunu kesmek olduğunu düşündü.

 

 

Olayın 5. günü oldu ve Aron’un kıpırdayacak hali bile yoktu. Çok kan kaybeden Aron, suyu bittiği için idrarını içmeye başladı. Umudu kalmayan Aron, sıkıştığı kayaya ölüm tarihini 1 Mayıs 2003 olarak kazıdı ve veda olarak son videosunu kaydederek uyudu. Diğer gün gözünü açtı ve hayatta olduğuna çok şaşırdı. Artık korkusu kalmadı. Önce kol kemiklerini kırdı ve kolunu kayanın altından kurtardı. Çok kan kaybeden dağcıyı ilerde turist aile gördü ve hemen hastaneye kaldırıldı.

 

 

127 saatte 18 kilo kaybetti. Kesmiş olduğu kolu yakılıp Aron Ralston’a verildi. Aron külleri, düştüğü uçuruma attı. Hedefinden vazgeçmeyen Aron, platinli koluyla 53 dağa tek başına tırmanarak rekoru kırıp amacına ulaştı. Aron Ralston’un hikayesi, Danny Boyle’nin yönettiği “127 saat” isminde film yapıldı. Yapılan film hakkında Aron’un yorumu ise “Gerçeğe o kadar yakın ki, belgesel olarak tanımlanabilir.” şeklinde oldu. 

 

 

 

Benzer içerikler için buraya tıklayınız.

Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.