Geçtiğimiz zamanlarda izlediğim bir belgeselde, uyurgezer haldeyken işlenen cinayetler ele alınmıştı. Özellikle ABD’de gerçekleşen çok ilginç olaylardaki yargılama süreci izlenmişti. İşte bu hadise...
Bu belgeselde gördüğüm kadarıyla, “uyku felci”, “uyku apnesi” veya “uyurgezerlik” hastalıkları çok sakin, suç işleme potansiyeli bulunmayan, bulundukları yerlerde sevilen, uysal insanlardır. Ancak bilinçdışı cinayetler işleyebiliyorlar. Hatta yine ABD’de gerçekleşen bir vakada, sakin ve normal olarak adlandırılan bir erkek, uyurgezer haldeyken, yaklaşık 20 kilometrenin üstünde bir yol gidip kayınvalidesinin canına kıyıyor.
Ardından üzerinde kanlarla uyanıp; ne olduğunu idrak anlayamadığında, gidip kendisi polise başvuruyor. Çok ilginçtir ki, aslında kayınvalidesi ile arasında hiçbir husumet bulunmayan ve hatta kayınvalidesi ile iyi geçinen adamın cinayeti tamamen “bilinci kapalı iken” işlediği ortaya çıkıyor. Uzmanlara göre, böyle bir durum mümkün. Beyin uykudayken kişilerin motor becerilerinin devam etmesi mümkün. Bundan dolayı da, bahsettiğimiz olayda suç işleyen adam, gözleri açık halde, 20 kilometrenin üzerinde araç kullanabiliyor.
Yani uyurgezer kişiler, beyin olarak uyuyor olsa da; gözleri açık ve motor becerilerini sürdürebiliyorlar. Yemek yiyebilirler, araç kullanabilirler, yürüyebilirler… Ne var ki; bilinçleri kapalı olduğundan dolayı uzmanlara göre bu kişilerin “yüz tanıma” özelliği devre dışı. Bundan dolayı da, (aslında bir rüya içinde düşmana saldırıyor inancıyla) yakınlarındaki kimseleri, çocuğunu, eşini ve kilometrelerce uzakta olan diğer aile üyelerini o an “düşman kişi” konumunda görüp; vahşi suçlar işleyebilirler.
Keza, verdiğim örnekte olsn adam, uzmanların mahkeme sürecinde gerçekleştirdiği incelemeler ve bilimsel tetkik neticesinde jüri tarafınca “masum” bulunuyor. Elbette “ben uyurgezerim” demek de tek başına insanı suçtan kurtarmıyor. Bu hastalıktan muzdarip olduğunun uzman kişiler tarafından tespit edilmesi ve cinayetin “bilinçdışı” işlendiğinin kanıtlanması şart. İnsan beyninin ne derece karmaşık bir yapıda olduğunun bir göstergesi de bu örnekler. Ülkemizde benzer bir vakaya rastlanmadı. Mevzunun çok “insani” bir durum olduğu anlaşıldığında; ülkemizde de benzer vakaların ortaya çıkması elbette kaçınılmaz.