Yüksek teknolojili ürünlerin yerlileştirilmesine yönelik iş birliği kapsamında STM ile GÜRBAĞ Savunma ve Teknoloji, hidrojen enerji ve tahrik çözümlerini, su üstü ve su altı platformlara entegre edecek.
Türk savunma sanayisi, denizcilik kapsamında tam bağımsızlık yolunda öenmli teknolojileri ülkeye kazandırmaya planlıyor.
STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ ile GÜRBAĞ Savunma ve Teknoloji, sahip oldukları yetenekleri yeni kazanımlara dönüştürmek amacı ile stratejik iş birliğine yöneldi.
"Hidrojen Enerji ve Tahrik Çözümleri" ile "Stabilize Pan-Tilt ve Lazer Haberleşme Çözümleri" alanlarına yönelik anlaşmalara STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz ile GÜRBAĞ Yönetim Kurulu Başkanı Halil Bağıban imza attı.
Böylece bizim ülkemizde bu alanda ilk defa bir stratejik iş birliğine imza atılmış oldu. STM ile GÜRBAĞ, iş birliğine gidilen alanlarda Ar-Ge, ürünleşme ve saha uygulaması yapacak.
Hidrojen enerjisi, hidrojen gazının işlenmesi ve aynı zamanda dönüştürülmesiyle oluşuyor. Kolaylıkla ısı, elektrik ve mekanik enerjiye dönüşebilen hidrojen, yüksek alev hızı, tutuşma kabiliyeti ve düşük ateşleme enerjisi gerektirmesi benzer biçimde özelliklerle ön plana çıkıyor. Hidrojen "geleceğin enerjisi" olarak anılıyor.
Hidrojen teknolojisi birçok alanda fark oluştururken ürünleşmenin de teknoloji ve maliyet açısından zor olduğu bir alan olarak değerlendiriliyor.
Hidrojen enerjili tahrik sistemlerinde mevcut yapılar için hidrojenin daha etken kullanıldığı alternatif çözümler geliştirilmesi hedefleniyor.
STM ve GÜRBAĞ, hidrojen reaktörü ve hidrojenin kontrollü kullanması üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyor. İki firma, ilk planda hidrojen ile mevcut enerji sistemlerinin verimliliğinin yükselmesi odaklı çalışmalar yapmayı hedefliyor. Bu iş birliğiyle kısa sürede enerji birimleri ve itki sistemlerinde hidrojen gücünün daha da etkili kullanılması amaçlanıyor.
Türkiye'nin en büyük askeri denizcilik şirketi STM, GÜRBAĞ ile yapmış olduğu iş birliğiyle hidrojen enerji ve tahrik çözümlerini, su üstü ve yine su altı platformlara entegre ederek, güç sistemlerinin enerji verimliliğini artırmayı düşünüyor.
Stabilize Pan-Tilt Sistemleri ise deniz, hava ve kara platformlarında çevresel denge bozukluklarını (denizde oluşan dalga) düzenliyor. Bu şekilde pan-tilt üzerine takılan yararlı yükün stabil kalması sağlanıyor. Bu sayede radar, görüntüleme veya silah sistemi benzer biçimde ekipmanlar oldukca daha etkin halde vazife yapabiliyor.
Lazer iletişim, deniz sistemlerinde düşman unsurlar tarafınca tespit edilmeden iletişim oluşturmayı sağlıyor. Bu konu deniz platformlarındaki haberleşme için kritik önem taşıyor.
STM ve GÜRBAĞ, dinlenemeyen, kestirilemeyen ve karıştırılamayan lazer iletişim teknolojisi ile denizaltı, su üstü gemileri, hava platformları içinde güvenilir haberleşmeyi sağlamayı amaçlıyor. Bu kapsamda ilk önce deniz platformları için stabilize pan-tilt sistemi vesilesiyle lazer iletişim çözümü ortaya konulacak.
Platformlar arasındaki yazışma, radyo frekanstan bağımsız, lazer sistemiyle sağlanacak. Bu alanda yapılacak çalışmalarla platformların seyir halindeyken de kullanabileceği bir iletişim çözümünün üretilmesi hedefleniyor. Denizden karaya, karadan denize yönelik bu alanda haberleşmeyi sağlayacak Ar-Ge çalışma harcamaları da yapılacak. İlerleyen süreçte ise lazer haberleşmenin, kara platformları için de genişletilmesi planlanıyor.
STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, iş birliği kapsamında dışarıdan alınan yüksek teknolojili ürünleri ulusal mühendislik yetenekleriyle yerlileştirirken geleceğin teknolojileri için yatırım yapacaklarını söyledi.
Ortaya çıkacak çözümlerin kullanıldıkları platformlara özel kabiliyetler katacağını dile getiren Güleryüz, ek olarak Türk savunma sanayisinin bu kapsamda geliştireceği teknolojilere de temel atacaklarını vurguladı.
Güleryüz, "İş birliğimiz kapsamında minimum bir çözümün bu sene sonuna kadar sahada olmasını planlıyoruz." dedi.
GÜRBAĞ Grup Yönetim Kurulu Başkanı Halil Bağıban da iki firma arasındaki bu iş birliğinin, Türkiye'ye teknolojik çerçevesinde büyük katkı sağlayacağını belirtti. Bağıban, "Birlikte üretmeyi planladığımız yenilikçi ve milli sistemler ülkemize stratejik ve ekonomik değer katacaktır. Planlanan süre içinde çalışmalarımızı tamamlamayı hedefliyoruz. Ülkemizde ve global pazarda yerli ve milli ürünlerimizle söz sahibi olmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.