Tarihin En Korkunç Akıl Hastanesi: Bedlam

Tarihin En Korkunç Akıl Hastanesi: Bedlam 

Bedlam Akıl Hastanesi 13. yüzyılın ortalarında, Bethlemli Aziz Mary'nin öğretilerini takip eden bir tarikat tarafından kurulmuştur. 1247 yılında kurulan hastane, kendisine bakamayacak herkes için bir sığınak görevi görmesi amacıyla hizmete açılmıştır. Ancak ortaçağ koşulları akıl hastaları için oldukça zorlayıcıydı. Aileleri tarafından terk edilen, toplum tarafından dışlanan bu insanlar çağ dışı tedavi yöntemlerine ve korkunç koşullara maruz bırakılıyordu. İşkence ve ölümün artık sırandan karşılandığı, kısa sürede kuruluş amacından tamamen uzaklaşan Bedlam Akıl Hastenesi'ni gelin mercek altına alalım! 

 

 

Hastane, Avrupa’da akıl hastalıkları alanında uzmanlaşan ilk köklü kurum olarak karşımıza çıkıyor. Bu uzmanlaşma bünyesinde modern tedavi yöntemlerini barındırmamasına rağmen zaman içerisinde çok çeşitli bir hasta profiline sahip olmuştur.

 

 

Amacı her ne kadar kendine bakamayan insanlara el uzatmak  olsa da zamanla bu amaçtan sapılarak toplumun sokakta görmeye tahammül edemediği her türlü insana kapılarını açar bir vaziyete gelmiştir. Bu insanlar içerisinde gerçekten yardıma ihtiyacı olan hastalar olduğu gibi  suç işlemiş ya da suça eğilim gösteren insanlar da vardı. Yoğunluk ve her geçen gün artan hasta sayısı mevcut binanın kapasitesini aşınca ek bina yapıldı. 

 

 

Bu bina ek binanın çok ötesinde bir mimariye sahipti. Kocaman bahçesiyle ihtişamlı yapı adeta bir saraydı. Bu kadar görkemli bir yapı inşa edilmesinde gözetilen sebep hastaların konforu değildi. Hastane geçiminin büyük çoğunluğunu gelen ziyaretçilerinden karşılıyordu. Görkemli yapı, daha fazla sayıda zengin ziyaretçi çekmeyi amaçlıyordu. Ziyaretler sırasında hastalar zincirleniyor böylelikle oluşabilecek zarar verici davranışların önüne geçiliyordu.

 

 

Hastalardan gelenlerin dikkatini çekebilmek için tuhaf hareketler sergilemesi talep ediliyordu. Tüm bunlarla da sınırlı değil, ziyaretçiler ölen hastaların bedenleri üzerinde yürütülen çalışmaları da takip edebilme hakkına sahipti. Adeta bir hayvanat bahçesi gezer gibi isteyen insanlar gelip Bedlam Akıl Hastanesinde vakit geçirebiliyordu. Ve bugünkü tahminlere göre, yılda yaklaşık 100.000 kişi, hastaları görmek için deliler sarayına gidiyordu. 

 

 

Görkemli yapı, uygulanan tedavi yöntemlerinin korkunçluğunu örtmek için de yeterli değildi. En insaflı tedavilerden biri, tavana bağlanmış bir sandalye bağlanan hastanın uzun bir süre döndürülmesiydi. Akıl almaz tedavi yöntemlerinden diğerleri, dayak, aç bırakma, buzlu suya yatırmaydı. Hastaların büyük çoğunluğu, günün önemli bir kısmını zincirlere bağlı olarak geçiriyordu. Sağlıklı bir insanı bile hastalandırabilecek yöntemlerle hastaların iyileşeceği yanılgısına düşmüşlerdi.

Bu tedavilere maruz kalan hastaların da kaçınılmaz olarak durumu daha da kötüleşiyor ve çok geçmeden hayatlarını kaybediyorlardı. Öldüklerinde dahi hastanenin bütçesine katkı sağlamak adına kadavra ticareti ile satılan hastalar, günümüzde kabul edilmesi mümkün olmayan çalışmalarda kullanılıyorlardı.  

 

 

Yapının zamanla çürümesi nedeniyle saray, 1815 yılında yıkıldı. Ancak bu yıkım onu unutmak için yeterli değildi. Korkunç geçmişe dair izlere günümüzde de rastlanıyor. Mesela 2013 yılında yürütülen bir kazı çalışmasında hastalara ait olduğu düşünülen onlarda toplu mezar bulunmuştur. Bir hastaneden çok gösteri merkezine dönen kurum bugün hala varlığını sürdürüyor. Günümüzde İngiltere’de modern tedavi yöntemlerini benimsemiş gerçek bir hastane. Kötü mirasına rağmen bu sefer gösterişsiz bir şekilde insanlara yardım ediyor.

 

 

Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz. 

Benzer içerikler için buraya tıklayınız.