Tüm spor müsabakalarında ev sahibi takım olmak ciddi bir avantaj olarak görülür. Peki, bunun sebebi nedir? Bu yazımızda sorunuzun cevabını bulabileceksiniz.
Ev sahibi takım olmak, spor müsabakalarının sonucunu belirlemede çok önemli bir etkendir. Bu etkeni de belirleyen bazı faktörler vardır. Bunları kısaca; ulaşım kolaylığı, stadyuma/salona/piste aşinalık ve seyirci desteği olarak sıralayabiliriz.
İki takımdan biri iç sahada, yani kendi evinde, mücadeleye çıkarken; diğer takım, turnuvanın statüsüne göre başka ilçeden, ilden ve hatta ülkeden dahi gelebilmektedir. Bu durumda ev sahibi takım oyuncularının yolculuk süresi belki dakikalar sürerken, konuk ekip oyuncuları saatler veya günler süren bir yolculukla müsabaka alanına gelmektedir.
Bu durum, her ne kadar çok önemsenmese de daha maç başlamadan iki ekip arasında azımsanmayacak bir fark ortaya çıkarmaktadır. Çünkü uzun yol seyahatleri sporcular üzerinde ciddi derecede fiziksel yorgunluğa sebep olabilir.
Ev sahibi takımlar ortalama iki haftada en az 1 defa kendi sahasında mücadele ederken, konuk ekip yılda belki sadece 1 kez o oyun alanına gelmektedir. Bu durumda da yabancılık hissetmeleri çok normaldir.
Örneğin; bir futbol müsabakasında ev sahibi takım oyuncuları kendi sahalarını gayet iyi tanıdıkları için, zeminde oluşmuş veya oluşabilecek en ufak problemin bile farkındadırlar. Konuk ekip oyuncuları ise sezonda sadece 1 defa geldikleri bu sahaya yabancı olduklarından; ne zemin hakkında ne de oluşabilecek problemler hakkında bir fikirleri yoktur.
Haliyle müsabaka esnasında ev sahibi takım kadar kendilerinden emin ve garanti şekilde oynayamayabilirler.
Bir stadyum düşünün ki binlerce insan sizin isminizi haykırıyor, daima sizi alkışlıyor, destekliyor…
Şimdi bir de deplasman (konuk ekip) takımının yerine koyun kendinizi. Henüz daha sahaya çıkarken bile ıslıklanıyor, tepki çekiyorsunuz. Kimse lehinize tezahüratlar yapmadığı gibi bir de üstüne sizin aleyhinize sloganlar atıyor hatta belki çeşitli saldırı eylemlerinde bulunuyor.
Karşınızda binlerce rakip taraftar ve siz sahada bir başınızasınız. Bu duyguyu tasvir edebilmek çok güç ve ürkütücü olmalı. Dolayısıyla böylesi ateşli ve gergin bir ortamda, rakip takım sporcusu olarak sahaya çıkmak, ayaklarınızın titremesine sebep olacaktır.
Aşağıdaki görüntüler 2014 senesinde oynanan Paok – Olimpiakos derbisine ait. Böyle bir atmosfere konuk takım oyuncusu olarak çıktığınızı düşündüğünüzde, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?..
Video linki: https://www.youtube.com/watch?v=XY1tKiDxQ8E
Peki, sadece futbolcular mı baskı altında hissederler? Tabii ki hayır. Bir müsabakanın en önemli belirleyenlerinden biri de hakemlerdir.
Deplasman müsabakalarının rakip takım oyuncuları için bile ne kadar zorlu bir süreç olduğundan bahsetmiştik. Aynı şekilde bir hakem de en az o oyuncular kadar baskı altına alınır ve ev sahibi takım taraftarları hakemin aleyhlerine yapabileceği hata payını en aza indirmek için çeşitli protestolarda bulunur. Bu durum neticesinde profesyonelliğini kaybetme ihtimali bulunan mücadele hakemi de genellikle ev sahibi takım aleyhine karar verirken çekingen davranmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre, bahsetmiş olduğumuz tüm bilimsel açıklamalar ve duygusal yaklaşımlar neticesinde spor müsabakalarında ev sahibi takımların galibiyet alma oranları, konuk ekibe göre daha fazla.
Futbol üzerinden incelediğimizde bir ev sahibi takımın galibiyet alma ihtimali %67,4 olarak gözlemlenirken; basketbol, hokey gibi diğer takım oyunlarında bu oran %55 ile %65 aralığında değişim göstermekte.