Sosyal Medyada "Ördek Sendromu" Nedir?

Şimdi evli bir çift düşünün. Birlikte sinemaya gitmeye karar veriyorlar. Karısı geç hazırlandığından adam bir güzel azarlıyor. Tartışma asansörde bile devam ediyor. Aksilik bu ya, trafik de çok yoğun oluyor. Karısına sinirli olan adam bir de buna öfkelenip bağırmaya başlıyor. Gittikleri yerde arabayı park edecek bir yer de bulamıyorlar. Adam daha da deliye dönüyor. Gittikleri filmi de beğenmeyen çift, oradan da olumsuz ayrılıyor. Bu sefer de kadın kocasına filmi kötü seçtiği için kızmaya başlıyor. Anlayacağınız yaptıkları bir plan için tüm günleri birbirlerini azarlamaktan mahvoluyor. 

Bir de bu işin sosyal medya kısmı var. Kendinizi bu kavga eden çiftin arkadaşı olarak hayal edin. Evinizde oturuyorsunuz. Ardından Instagram'a arkadaşınızın paylaştığı fotoğraf geliyor. Fotoğrafta iki gülümseyen surat, patlamış mısır ve arkada da film. Paylaşılan fotoğrafta da şöyle bir not düşülmüş. "Harika bir bahar akşamı, enfes bir film, patlamış mısır ve aşkım." Sonunda da kocaman bir kalp. 

Bunu görünce canınız sıkılıyor. Kendi kendinize "Ben evde atletle oturuyorum. Millet nasıl da eğleniyor!" diyorsunuz. İşte sosyal medyada yaşanan illüzyon tam olarak da bu oluyor. Herkes o podyumda verdiği pozu paylaşıyor, bunu gören izleyiciler de sürekli ona özenip duruyor. Ekranlarda gözükmese de aslında sosyal medyada mutlu görünme çabaları var. 

Bu konu hakkında Stanford Üniversitesi araştırmacıları araştırma yapıyor ve bu kavramın adını "Ördek Sendromu" koyuyor. Burada ördek ile anlatılmak istenen de şudur: Ördekler gölde çaba göstermeden süzülerek yüzerler. Dışardan baktığımızda sadece bu kısmı farkederiz. Ancak suyun altında ördeklerin ayakları hiç durmadan hareket eder. 

Yani insanlar suyun altında kalan kısmı sosyal medyadan görebilselerdi kimse ne üzülürdü ne de özenirdi. 

 

 

 

Benzer içerikler için buraya tıklayınız.

Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.