Sakarya'da bu köyde her şey 1921 yılında başladı. O zamana kadar köylüler hayvancılık ve çiftçilik yapıyor, geceye doğru uyuyorlardı. Her şey olması gerektiği gibiydi.
Sakarya'da bu köyde her şey 1921 yılında başladı. O zamana kadar köylüler hayvancılık ve çiftçilik yapıyor, geceye doğru uyuyorlardı. Her şey olması gerektiği gibiydi. Ancak Sene 1921’de nereden geldiği belli olmayan çığlık sesleri bütün düzeni bozdu.
Önceleri bir şaka olduğu düşünüldü ancak bu çığlıklar günlerce devam edince köylüler korkmaya başladı. Köylüler sesin kaynağını bulamayınca gelen çığlık sesleri dilden dile dolaşmış, teoriler üretilmişti. Ancak bu olaylar sadece çığlıkla kalmadı, köy halkının birbirine anlam veremediği kin ve nefreti vardı, çığlık sesleri dilden dile dolaşırken köylülerin geçim kaynağı olan hayvanlar da birer birer ölmeye başladı.
Önce bir hastalık veya salgın olduğu düşünüldü ancak sonra hayvanlarını kaybeden köylüler, birbirlerinden şüphelenmeye başladı. Hayvanların ölümü köylüleri hem üzmüş hem de öfkelendirmişti. Olaylar sadece bununla kalmadı. Verimli topraklar, verimsiz bir hâl almıştı. Köylülerin geçim kaynağı anlaşılmayan sebeplerden ötürü yok olmuştu.
O vakte kadar hep birilerinden şüphelenen köylüler, o vakitten sonra şüpheleri ortadan kaldıracak yeni olaylar yaşamaya devam ettiler. Birden fazla kadının düşük yapması kafalarda soru işaretlerine neden oluyordu.
Kaynaklara göre ise olaylar sadece bu kadarla kalmıyor, yeni olaylar yaşanmaya devam ediyordu. Köydeki bir kız çocuğu kayboluyor ve günlerce yapılan aramalara rağmen bulunamıyor.
Umutlar tükenmişken bir gece yarısı küçük kız çocuğu evin kapısını çalıyor ve ailesine kısa süreli bir şok yaşatıyor. Çünkü kız geldiğinde saçları kazınmış ve gözleri kör olmuş hâldedir. Bir gariplik ise küçük kızın sadece Latince konuşmasıydı.
Azem Köyü halkı birçok olaydan sonra köyü terk ediyor ve yaklaşık 117 hane birden, bir gecede köyden ayrılıyor. Köyün lanetlendiği ve köye azem büyüsü yapıldığı hâlen konuşulmaktadır.