Sivil haklar hareketinin annesi olarak tanınan insan hakları aktivisti Rosa Parks’ın öyküsünü derledik.
Rosa Parks 4 Şubat 1913 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Alabama eyaletinde doğdu. Yaşamının ilk yıllarını annesi, büyükannesi ve erkek kardeşiyle beraber küçük bir çiftlikte geçirdi. Annesi Leona McCauley öğretmenlik işiyle meşguldu bu sebeple çocuklarının eğitimine çok özen veriyordu. Rosa Parks hem evinde annesinden hem de Alabama’daki ilk okulda eğitimini aldı. Daha sonra Montgomery Kız Endüstri okulunu başarıyla bitirdi. Alabama Eyaleti Öğretmen Koleji’nde lise eğitimine başladı. Fakat büyükannesi Rose Edwards’ın ağır hastalığı ve daha sonra ölümü sebebiylee okulu yarıda bırakmak zorunda kaldı. Okula tekrar devam etmeye karar verdiğinde ise bu sefer annesi hastalanmıştı. Aksilikler bir türlü peşini bırakmıyordu. Parks, Kardeşiyle birlikte evlerinin geçimini sağlamak için mecburen çalışmaya başladı.
19 yaşına bastığında Raymond Parks ile dünyaevine girdi. Eşinin de desteğiyle 1934 yılında liseyi bitirdi. Afro-Amerikalı kökenlilerin sadece %7’sinin lise diplomasının olduğu bir dönemde Rosa Parks okulundan mezun olmayı başarmıştı. Okuldan mezun olduktan sonra ev temizliğinden hemşire yardımcılığına kadar pek çok iş yaptı. En sonunda ise terzilikle uğraşmaya başladı. Eşi Raymond Parks çok uzun bir zamandır Renkli İnsanların Gelişimi Ulusal Derneği’ne (NAACP) üyesiydi. Rosa Parks da eşiyle beraber derneğin çalışmalarında boy göstermeye başladı. Ülkedeki ayrımcılık öyle bir boyuta gelmişti ki siyahi insanlar yalnızca alt düzey okullara gidebiliyor, hatta kütüphanelerden ödünç kitap almalarına dahi izin verilmiyordu. Rosa, bu ırkçılığın önüne geçmek için aktif ol mücadeleye başladı. Kısa bir zaman sonra Montgomery’nin önde gelen insan hakları savunucularından biri oldu. Başarısıyla NAACP’ın sekreterliğini üstlendi.
Rosa Parks, 1940’lı yılların başlarında Montgomery NAACP Gençlik Konseyi’ni kurdu. Daha sonra ırkçılık mağdurlarıyla röportaj yapma amacı ile eyalet çapında büyük bir geziye çıktı. NAACP’nin sekreterliğini üstlenirken aynı zamanda kendi işini yani terzilik yapmaya da devam ediyordu. Onun ismini tarihe kazıyacak olan olay 1955 yılında gerçekleşti.
Parks, 1 Aralık 1955 Perşembe günü işten çıktıktan sonra evine otobüsle gitmek istedi. O dönemlerde ABD’nin bazı eyaletlerinde beyaz ve siyah insanlar otobüslere ayrı kapıdan biniyor ve kendilerine ayrılan yerlerde oturuyorlardı. 1 Aralık günü Rosa Parks, otobüse binmesinin ardından siyahlara ayrılmış olan arka koltuklardan birine oturdu. O esnada otobüse binen beyaz bir adam, ön saflarda beyazlara ayrılan yerde boş yer bulamayınca siyahilere ayrılmış olan bölümde oturan Rosa Parks’ın kendisine yer vermesi gerektiğini söyledi. Fakat Rosa Parks, ona yer vermek zorunda olmadığını söyleyerek bu isteği reddetti. Onun bu hareketi otobüste bulunan bütün beyaz insanları şaşırtmıştı. Bunun üzerine otobüs şoförü Rosa Parks’ı yerinden kalkması için uyarıda bulundu. Irkçılık yasaları son derece netti. Otobüste beyazlar için yer kalmadığı zaman siyahlar yer vermeliydi. Bu nedenle Rosa Parks’ın “itaatsizlik “ eylemi kamu düzenine aykırı bir davranış olarak görüldü. Şoför polisi çağırdıktan kısa bir zaman sonra Rosa Parks gözaltına alındı.
Rosa Parks, NAACP Montgomery başkanı Edgar Nixon’ın 100 dolarlık kefalet parasını ödemesiyle birlikte tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı. Nixon zaman kaybetmeden dönemin önde gelen insan hakları savunucularına ve üniversite profesörlerine bu durum hakkında bilgi verdi. O geceden sabaha kadar 35.000 el ilanı bastırarak siyahi halktan, otobüsleri boykot etmelerini istedi. O günden sonra tam 381 gün boyunca siyahiler otobüse binmedi. Okullarına ve işlerine yürüyerek gittiler. Arabası olanlar siyahiler boykota destek olma amacıyla seferler düzenlemeye başladı. Bir süre sonra ise otobüs şirketleri iflasın eşiğine geldi.
Rosa Parks, 5 Aralık’ta ayrımcılık yasalarını ihlalden suçlu bulundu. Hapis cezası ertelendi ancak mahkeme masrafları için 14 dolar gibi bir para cezasına çarptırıldı. Bu esnada siyahilerin boykota katılımı beklenilen sayının çok daha üstündeydi. Nixon bu yakalanan başarıdan faydalanarak Montgomery İyileştirme Derneği’ni (MIA) kurdu. MIA’ın başkanlığında ise bir suikaste kurban giden Dr. Martin Luther King vardı. Montgomery otobüs boykotu, beyazlar arasında büyük bir öfkeye sebep oldu. Öfkeli kalabalık Nixon ve Martin Luther King’in evlerine saldırdı. Şiddet ne liderlere ne de boykotçulara işlemiyordu.
Martin Luther King, şiddet karşısında boykota katılan tüm siyahi insanlara pasif direniş gösterme çağrısında bulundu. Bu sessiz protesto çok kısa bir süre içerisinde ülkenin diğer bölgelerine de sıçradı. Hem siyah hem de beyaz binlerce cesur yurttaş, eşit haklar talebiyle protestolara müdahil oldu. Netice itibariyle 13 Kasım 1956’da Yüksek Mahkeme otobüslerde ayrımcılığın anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. Bu mahkeme kararının ardından 20 Aralık tarihinde boykot çalışmaları sona ermiştir.
Boykotlardan sonra Parks, sürekli ölüm tehdidleri aldığından ötürü kalıcı olmak suretiyle Michigan Detroit’e yerleşti. Parks, 1965’te Kongre Üyesi John Conyers’ın Detroit bölgesinde bulunan ofisinde idari yardımcı görevini üstlendi ve 1988 yılında emekli olana dek bu görevi sürdürdü. 1987 yılında Detroit gençlerine hizmet vermek için kendisinin ve eşinin ismini taşıyan Rosa ve Raymond Parks Kişisel Gelişim Enstitüsü’nü kurdu. Emekliliğine yakın yıllarda, sivil haklarla ilgili olaylara ve davalara destek vermek için seyahatler gerçekleştirdi. O yıllarda “Rosa Parks: My Story” ismiyle bir otobiyografi kitabı çıkardı.
Rosa Parks, 43 ayrı üniversiteden fahri doktora ünvanı aldı. Yüzlerce ödül, madalya ve plakete layık görüldü.1996 senesinde Amerika Birleşik Devletleri’nin 42. başkanı Wi Clinton’ın elinden özgürlük madalyası aldı. Ertesi yıl Michigan eyaletinde 4 Şubat’ı takip eden ilk Pazartesi, Rosa Parks günü olması kararlaştırıldı. 1999’da Amerika Birleşik Devletleri yasama organı Rosa Parks’ı Kongre Altın Madalyası’yla onure etti.
“Sivil haklar hareketinin annesi” olarak bilinen Rosa Parks, 24 Ekim 2005 tarihinde hayatını kaybetti. Adeta tek başına tarihin seyrini değiştiren bu kadın, sevenleri tarafından her yıl resmi törenlerle anılıyor.