Freud'un hastalarını Türk halısıyla örtülü bir divana yatırdığını biliyor muydunuz?
Bugünlerde psikoterapi uygulayan psikolog ve psikiyatristlerin odasında bulunmasa da Freud ile dönemin psikologları odalarında bir divan bulundurarak hastalarını divana yatırır sıkıntılarını o şekilde dinlerlermiş. O zamanlarda hastanın bu şekilde kendini daha rahat ifade edebileceğini düşünülürken terapistin de tarafsız davranabildiği inancı yaygındı.
Bu durum, psikanalizin bir terapi çeşidi olarak daha az kullanılmasıyla birlikte tarihe karıştı. Psikanaliz, uzun seneler sürmesi, oldukça pahalı olması gibi sebeplerden ötürü terapistler ve danışanlar tarafından tercih edilmiyor. Ancak Freud bir terapi çeşidi şeklinde bunu geliştirmiş sonra da kullanmış.
Sigismund Scholomo Freud; Avusturya-Macaristan doğumlu bir nörologtur. Tıp eğitimini bitirdikten sonra bir süre beyin anatomisi ve nöropatolojisi üzerinde çalışmalar yaptı. Sonra kokain üzerinde incelemeler yapmak için psikiyatri kliniğinde çalışmaya başladı.
1885'de ise aldığı burs sayesinde Paris'e gitme şansı oldu. Salpêtriê Hastanesi’nde, Jean Martin Charcot’un yanında hipnoz, histerinin belirtileri ve telkinin etkileri üzerine incelemeler yaptı. İki sene burada kaldıktan sonra Berlin'e giderek özel hekimlik yapmaya başladı. Burada dört yıllık nişanlısı Martha Bernays ile dünyaevine girdi. Daha sonra ise psikanalizi geliştirmeye başladı. Psikoanalitik terapiyi uyguladığı hastalarını ağırladığı odasında oldukça büyük bir divan bulunurdu. Bu divanın üzerinde de bir Türk halısı vardı.
Halının terapi odasına nasıl geldiğiyle ilgili iki ayrı söylenti mevcut. Birinci söylentiye göre 1885'de, Freud'un tüccarlık yapan ve halıcı olarak çalışan kuzeni kendisine İzmir'den bir halı getirmiş ve hediye olarak vermiş. Freud da bunu çok beğenerek desenlerinin farklı farklı çağrışımlar yapabileceğini düşünmüş ve divanına örtmüştür.
İkinci söylentiye göre ise Freud'un kız kardeşiyle evlenen Moritz isimli bir tüccar halıyı hediye etmiştir. Freud'un uzaktan akrabası da sayılan Moritz, Selanik'te tüccarlık yaparken İzmir'den gelen bir halıya rastlar ve bunu Freud'a ulaştırır. O zamanda özel hekimlik yapan ve divanı olan psikiyatrist bunu beğenerek divanına serer. Bundan sonra taşındığı şehirlere ve ülkelere de bu halıyı götürdüğü belirtilir.
Psikiyatristin, Türk halısına olan ilgisinin sebebini yazarlar, Freud'un o zamanda baldızıyla yasak bir birlikteliği olmasına bağlıyor. Zira hediye edilen Türk halısı bu zamanda Freud'a gelmişti. Türkler, poligamik evlilikleriyle Avrupa'da tanınırdı ve bu halı, kendisine aslında cinselliği anımsattığı için de psikiyatrist tarafından odasında tutulmuş olabileceği söylentiler arasında. Çünkü aynı dönemde “Ölüm ve Cinsellik” isminde bir makale yazmıştı.