Prof Dr. Hakan Kara enflasyonla ve Türkiye ekonomisi'nin yaşadığı sıkıntılarla ilgili açıklamalar yaptı. Ünlü ekonomist enflasyonda dış etkenler kalksa bile yüksek seyrin korunacağını söyledi.
Prof Dr. Hakan Kara, Merkez Bankası'nın faiz kararına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye ekonomisi'nin içinde bulunduğu durumla ilişkili de yorum yapan Kara, dikkat çekici ifadeler kullandı.
Prof Dr. Hakan Kara, Bloomberg'e önemli açıklamalar yaparak şu ifadeleri kullandı:
“İktisadi temellere göre bir faiz görünümü söz konusu değil. Anladığım kadarı ile orada psikolojik bir seviyeye doğru gidilmek isteniyor. Benim tahminim seçim öncesinde faizlerde tek haneli değerlere gidilebilir. Şu an faiz indiriminin iktisadi faaliyete ne kadar faydası var diye baktığımızda çok da faydası olmadığını görüyoruz; çünkü kredi faizleri kontrol ediliyor, mevduat faizleri kontrol ediliyor. Merkez Bankası faizleri ile piyasa faizleri arasındaki bağ da çok kuvvetli değil. Böyle bir ortamda Merkez Bankası faizleri 13 olmuş, 12 olmuş veya 9 olmuş çok da fark etmiyor. Yaptığım hesaplamalara göre; yüzde 80 enflasyonun 20 puanı dış fiyatlardan kaynaklanıyor. Küresel barış gelse bile, dış etkenler ortadan kalksa bile enflasyonun 20 puanı gider 60 puan kalır. Önümüzdeki dönemde bu fiyatlar tutulmaya çalışılacak" ifadelerini kullandı.
Hakan Kara, Bloomberg yayınında , “Küresel merkez bankaları kararlı bir sıkılaşma yapıyor. Enflasyonda aşağı yönlü gidiş başlamış gibi gözüküyor. Tedarik zinciri ve diğer bazı arz yönlü sorunlar çözülmeye başladı; ama savaş sebebiyle hala enerji ve tarımsal ürün emtiaları risk oluşturmaya devam ediyor. Dünyada özellikle hizmet sektöründe enflasyonda bir miktar katılaşma olacak gibi görünüyor. Bu da merkez bankalarının uzun süre sıkı kalması zorunluluğunu getirebilir” ifadelerini kullandı.
Şu an yapılan parasal sıkılaşmanın karakteristik özelliğinin son 40 yılda hiç olmadığı bir şekilde senkronize yapılıyor olması olduğunun altını çizen Kara, “Birkaç merkez bankası hariç, istisnasız bir parasal sıkılaşma söz konusu. Ayrıca sadece para politikası değil, maliye politikasında da hiç olmadığı kadar eş zamanlı bir sıkılaşma söz konusu. Kısa vadede stagflasyon riski, orta vadede de uzunca süre devam eden bir durgunluk dönemine girme olasılığı artmış gözüküyor” dedi.
Böyle bir küresel konjonktürün Türkiye’nin lehine olmadığını ifade eden Kara, “Dış talebe baktığımızda, Avrupa ekonomisindeki zayıflama ihracatımızı etkilemeye başladı bile. Emtia fiyatlarında aşağı yönlü hareket başladı; fakat enerji ve tarımsal emtia savaş sebebiyle hâlâ yüksek seviyelerde. Bunun üzerine uyguladığımız para politikasının lirayı zayıflatmasıyla İthal enflasyon baskısı kaçınılma hale geliyor. Güçlü dolar, yüksek küresel faiz borçlanma maliyetini artırıyor” diye konuştu.
Öte yandan Türkiye’nin bir finansman ihtiyacı olmasına karşın, özellikle son aylarda artan Döviz rezervleri ve net hata noksan kalemindeki girişlerin artmasıyla finansman ihtiyacının azaldığına dikkat çeken Kara “Küresel koşullar zorlu olsa bile bizim seçime kadar olan dönemlerde belirli bir ödemeler dengesi krizi yaşamadan bu süreci atlatabilme kabiliyetimizin artığını söylemekte fayda var “ dedi.
Net hata ve noksanın nereden kaynaklandığını bilemiyoruz. Son 7 aydır net hata ve noksanın tarihte olmadığı kadar hızlı arttığını görüyoruz. Net hata ve noksan kaleminden girişlerin bir süre devam etmesini bekliyorum. Ama bu sürdürülebilir bir durum değil. Döviz ihtiyacı olan bir dönemde kurun sabit tutulması zor olacaktır.
Bu tarz içeriklerin tümüne ulaşmak için Parafesör'ü ziyaret ediniz.
Tüm ekonomi haberlerine buradan ulaşabilirsiniz.