İnsanlık olarak yaptıklarımız yangının daha çok yakıcı madde olan kısmını etkiliyor. Biz ormanı yakmazsak orman da kolay kolay yanmaz. Ama ormanlar üzerinde dev bir etki daha var: İklim değişikliği.
Prof. Dr. Levent Kurnaz, son yıllarda artan orman yangınlarına iklim değişikliğinin etkisini AA Analiz için kaleme aldı.
Orman yangınları yeryüzünün doğal bir parçası. Hem doğanın yeniden canlanmasını hem de daha zayıf türlerin azalmasını sağlıyor. Özellikle de bizim yaşadığımız Akdeniz Havzası'nda ve Akdeniz ikliminin hakim olduğu Kaliforniya ve Avustralya gibi diğer bölgelerde, iklimin sıcak ve kurak olduğu yaz aylarında bu durum sıklıkla görülüyor. Yangınlar genelde Akdeniz ikliminin sıcak ve kurak zamanları olan yaz aylarında çıkıyor.
Elbette bunların tümü, insanların yeryüzüne yayılmalarından önceydi. İnsanlar çoğu bölgede ormanlık alanları tarım amaçlı olarak yok ettiklerinden ormanların genel anlamda dirençliliği de azaldı. Yangınlara dirençli bir ormanı yakabilmek kolay değildir ama kendi düşüncelerimiz doğrultusunda ormanları düzenlemek için doğanın milyonlarca yıldır kurduğu düzeni bozmaya başladığımızda, orman yangınları da günlük hayatımızın önemli bir parçası oldular.
İklim değişikliği, Türkiye'nin içinde yer aldığı bölgede daha sıcak ve daha kurak dönemlerin hem uzunluğunu hem de sıklığını artırıyor. Elbette sera gazı salınımlarını azaltarak bu etkinin daha da şiddetlenmesini engellemek gerekiyor. Ama bunun ötesinde ormanlara çok iyi bakıp korumak da gerekli, özellikle de iklim krizinin her geçen sene kötüye gittiği bir dünyada.
İnsan faktörü orman dengesini bozuyor
Öncelikle şunu bilmekte fayda var: Ormanlar kendi başına yanmaz. Her yangını başlatmak için oksijen, yanıcı ve yakıcı madde gerekli. Oksijeni atmosfer sağlar, kuru ve sıcak hava da ormanları kolayca yanıcı madde haline dönüştürür, ancak her durumda bir de yakıcı madde gereklidir. Doğada bu yakıcı maddeyi çoğunlukla yıldırım ve yanardağ patlamaları gibi doğal olaylar oluşturmuştur. Yalnız bugüne geldiğimizde çevremizde oluşan yangınların önemli bir kısmının bu tür doğal yollarla değil insanlığın etkisiyle oluştuğu görülüyor.
İnsan etkisini de kolayca, bilerek ve bilmeden diye ikiye ayırmak mümkün. Tüm dünyada ormanlar bilinçli olarak ve çoğunlukla maddi çıkar uğruna yok ediliyor. Ancak bu, genelde içinde yaşadığımız Akdeniz Havzası yerine tropik bölgelerde görülen bir durum. Bu bölgede ise sorunun temelini yanlış alışkanlıklarımız oluşturuyor.
Özellikle de bizim yaşadığımız Akdeniz Havzası'nda ve Akdeniz ikliminin hakim olduğu Kaliforniya ve Avustralya gibi diğer bölgelerde, iklimin sıcak ve kurak olduğu yaz aylarında bu durum sıklıkla görülüyor. Yangınlar genelde Akdeniz ikliminin sıcak ve kurak zamanları olan yaz aylarında çıkıyor.
Yanlış alışkanlıkların en başında insanın ormanlarla birlikte yaşayabileceği düşüncesi geliyor. Bu yanlıştan ne kadar hızlı geri dönülürse ormanlar da o kadar çok korunabilir. Günlük yaşamda kullanılan nesneler çevreye küçük de olsa kıvılcımlar saçar. Evde ısınmak için yakılan her türlü ateş ve araçların çoğu küçük de olsa birer yakıcı maddedir. Bunun ötesinde ormanlık alandan geçerken arabanın camından dikkatsiz biçimde atılan bir izmarit orman açısından ölümcül sonuçlar doğurabilir. Ormanda bırakılan cam şişeler de mercek etkisiyle yangın başlatabilme yetisi taşır. Eskiden insan nüfusu az ve ormanların önemli bir kısmı da yaşam alanlarından uzakta olduğundan tüm bunlar fazla sorun yaratmadı. Fakat şimdi artan nüfusla beraber insanlar orman alanlarının içlerine doğru girdiğinden yangın tehlikesi daha da arttı.
Bunun ötesinde ağaçlarıyla, otlarıyla, yaban hayatıyla, her türlü böceğiyle orman bir ekosistemdir. Bu ekosistemin varlığını sürdürebilmesi parçaları arasındaki dengenin korunmasına bağlıdır. Ormanlık alandaki otlar orman yangınlarının en önemli kolaylaştırıcısıdır. Belirli miktardaki ot doğanın dengesi için elzemdir. Buraya bir hayvan sürüsü sokup tüm otları tüketirseniz bu sefer hayvanlar ağaçlara zarar vermeye başlar. Tam tersi hiç hayvan sokmazsanız da artan otlar beraberinde yangın riskini de getirir. Yani, ormancılık biraz yapılacak bir çalışma değildir. Ormanlar ya tamamen ve bilinçli bir şekilde korunur ya da kendi haline bırakılır. Ormanları kendi haline bırakmak bile bugün bilinçsizce yapılanlardan daha hayırlı olabilir.
Atmosfere salınan sera gazları iklimi o derece hızlı değiştiriyor ki orman ekosistemi bu değişikliğe uymakta oldukça zorlanıyor. İnsanlık hiç olmasa ve iklim değişikliği başka bir sebepten oluşuyor olsa, ormanlar bu denli zorlanmayabilirlerdi.
İklim değişikliğinin orman yangınlarına etkisi
İnsanlık olarak yaptıklarımız yangının daha çok yakıcı madde olan kısmını etkiliyor. Biz ormanı yakmazsak orman da kolay kolay yanmaz. Ama ormanlar üzerinde dev bir etki daha var: İklim değişikliği. Öncelikle bir konuyu anlatmakta büyük fayda var. Bir ağaç yerinden kalkıp gidemese de ormanlar hareket edebilir, saçtıkları tohumlarla ilerleyebilir. Ormandaki ağaçların alışık olduğundan daha kurak ve sıcak bir ortam oluştuğunda, ormanlar daha kuzeye ya da dağ tepelerine doğru ilerleyebilir. Ancak, tahmin edilebileceği gibi, bu hareket son derece yavaştır. İklim değişikliğinin yarattığı yeni ortamın hızı ormanın hareket hızından daha yüksek olduğunda ormanların tamamını kaybetmek mümkündür. Son senelerde yaşanan durum da tamamen budur. Atmosfere salınan sera gazları iklimi o derece hızlı değiştiriyor ki orman ekosistemi bu değişikliğe uymakta oldukça zorlanıyor. İnsanlık hiç olmasa ve iklim değişikliği başka bir sebepten oluşuyor olsa, ormanlar bu denli zorlanmayabilirlerdi.
Kısacası, insanlık nüfus artışı ve bilinçsiz yayılma ile orman alanlarına zarar veriyor, iklim değişikliği de insanlığın hatalarını doğanın affedebilmesini zorlaştırıyor. Bunların ötesinde "net sıfır karbon salma" düşüncesinde başarılı olabilmek de orman alanlarının çok iyi korunup, artırılmasından geçiyor. Dolayısıyla insanlığın işi oldukça zor.
Her yangını başlatmak için oksijen, yanıcı ve yakıcı madde gerekli. Oksijeni atmosfer sağlar, kuru ve sıcak hava da ormanları kolayca yanıcı madde haline dönüştürür, ancak her durumda bir de yakıcı madde gereklidir. Doğada bu yakıcı maddeyi çoğunlukla yıldırım ve yanardağ patlamaları gibi doğal olaylar oluşturmuştur. Yalnız bugüne geldiğimizde çevremizde oluşan yangınların önemli bir kısmının bu tür doğal yollarla değil insanlığın etkisiyle oluştuğu görülüyor.
İklim krizinin Türkiye'nin de içinde yer aldığı bölgede neden olduğu sorunların başında sıcaklık artışı ve yağıştaki azalma geliyor. Toplam yağışta şimdilik önemli bir değişiklik olmasa da bu yağışın uzun aralıklarla ve yoğun biçimde gelmesi, doğanın bundan faydalanabilmesini oldukça zorlaştırıyor.
İklim modelleri, dünyanın bazı bölgelerinde, örneğin Akdeniz ve Amazonlar'da, yaklaşık 1,2 derecelik insan kaynaklı küresel ısınmadan dolayı, modern dönemdeki yangına uygun hava koşullarının sıklığının insanlığın yaşadığı tüm çağlara kıyasla benzeri görülmemiş boyutlarda olduğunu gösteriyor. Isınmanın giderek artacağı düşünüldüğünde bunun yaratacağı felaketin boyutu da anlaşılabilir. Dünya genelinde "yangın havası" mevsiminin uzunluğu, 1979-2019 döneminde ortalama olarak yılda 14 gün (yüzde 27 oranında) arttı. "Aşırı yangın havası" olan günlerin sıklığı ise aynı dönemde yılda 10 gün (yüzde 54 oranında) arttı. Yangın beklentisinin bu derece arttığı bir dönemde insanların gösterdiği ihtimam da aynı oranda artacak olsa ormanların belki bir şansı olabilir. Ama her yaz gittikçe sıklaşan orman yangınlarına insanlar kendilerinden uzak bir "doğa olayı" şeklinde yaklaştığı müddetçe Türkiye'de orman varlığının azalması sonucuyla karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır. İklim değişikliği, Türkiye'nin içinde yer aldığı bölgede daha sıcak ve daha kurak dönemlerin hem uzunluğunu hem de sıklığını artırıyor. Elbette sera gazı salınımlarını azaltarak bu etkinin daha da şiddetlenmesini engellemek gerekiyor. Ama bunun ötesinde ormanlara çok iyi bakıp korumak da gerekli, özellikle de iklim krizinin her geçen sene kötüye gittiği bir dünyada.
[Yazar Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Politikaları Merkezi müdürü ve iklim bilimcidir.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
-AA-
Diğer gündem haberlerine buradan erişebilirsiniz.