Nazilerin eziyetine dayanamayıp eşiyle beraber hayatına son veren yazar Stefan Zweig'in başından geçenleri sizler için derledim.
Stefan Zweig, 1881 yılında Avusturya'da zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Viyana Üniversitesi'nde felsefe bölümünü bitirdi. Daha sonra Hippolyte Taine Felsefesi üzerine hazırlamış olduğu tezi ile doktorasını tamamladı.
1.Dünya Savaşı'nda orduya gönüllü olarak katılmaya karar verdi. 1914-1917 yılları arasında Viyana'da savaş arşivinde çalıştı. Zweig savaşın ilk başladığı zamanlar savaşı yazar ve gazeteci kimliğiyle desteklese de, Galiçya'daki savaş bölgesine gittiğinde orada yaşananlara şahitlik ettikten sonra savaşın anlamsızlığını sorgulamaya başladı, daha sonra da savaş karşıtı bir tutum gösterdi. 1916'da yayımlanan "Babil Kulesi" ve 1918'de yayımlanan ''Zorlama", savaş karşıtı yazılarıdır. Cephede şahit olduğu trajedileri 1917'de çıkan "Yeremya'' isimli oyunu ile insanlara anlatmak için çaba sarf etti. "Yabancı Ülkedeki Dostlarıma" başılığını taşıyan açık bir mektup yayımlayarak savaşı kınamıştır.
Bu gelişmeler üzerine 1917 yılında önce askerlikten muaf tutuldu daha sonra görevden alınarak terhis edildi. "Neue Freie Presse" adlı bir gazetede muhabir olarak çalışmaya başladı ve savaşta tarafsız bir tutum gösterdiğinden ötürü İsviçre'nin Zürih şehrine gitti. Bu dönemde yazdığı insancıl görüşleri "Pester Lloyd" isimli gazetede okurlarıyla buluştu.
Savaşın bitmesinin ardından Avusturya'ya geri döndü ve Salzburg'a yerleşti. 1920'de Frederike von Winternit ile evlendi ve çiftin iki çocuğu oldu. 23 yıl burada yaşadı.
Nazilerin yönetimi ele geçirmesiyle Yahudi bir yazar olan Zweig'de kara listeye alındı. 1933 yılında Nazilerin meydanlarda ideolojilerine ters kitapları ateşe verdikleri zaman yakılan kitapların arasında Zweig'in eserleri vardı. 1934'te gestaponun evini basıp arama yapması üzerine Zweig ülkesinden çıkış yapmak zorunda kaldı.
1937'de ilk eşi Frederike'den ayrıldı. Zweig, 6 Eylül 1939 tarihinde sekreteri Altmann ile İngiltere'nin Bath şehrinde evlendi. Zweig, Nazilerin zulmü altında olan Yahudilere yapılanlardan ötürü hem kendisine hem de eşine gelebilecek kötü ihtimallerden ötürü hiç dışarı çıkmadığı söylenir. 1940'ta İngiliz vatandaşı oldu. Hitler'in batıya doğru ilerlemesi sonucu eşi ile birlikte İngiltere'den ayrıldı. Önce New York'a sonra Arjantin'e daha sonra Paraguay'a en son da Brezilya'ya gitti ve buraya yerleşme kararı aldı.
Aniden başlayan bu savaş ve Hitler rejimin zulümlerinin tüm dünyayı sarması Zweig'i çok üzüyordu. Zweig, Alman bir şair olan Kleist'in eşini vurup sonra intihar etmesinden çok etkilenmişti ve bu sonun bir benzerini karısı Lotte ile yapmak istedi.
Stefan Zweig, 22 Şubat 1942 tarihinde eşiyle birlikte aşırı dozda Veronal kullanarak intihar etti. Eşiyle birlikte intihar ederken geride bıraktığı mektupta şunlar yazıyordu;
"Özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: Bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke Brezilya'ya içten teşekkürlerimi sunmak. Her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım Avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. Ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. Ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. Ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum."