Yer: Mamak askeri cezaevi - Tarih: 12 Eylül işkence günleri
Gardiyanların ayak sesleri hapishane koridorunun en başından duyulmaya başlar. Koğuşun kapısı açılır, mahkûmu içeriye bırakırlar. İçeriye yeni giren genç içeridekilere selam verir ve kendisine işaret edilen boş bir yere oturur. Koğuştakiler de selamını alırlar. Mahkûmların en yaşlısı olan adam ona yaklaşıp onunla ilgilenir. Çünkü gencin selam veriş tarzı herkes gibi onun da dikkatini baya bir çekmişti.
Genç oturduğu yerden kalkarak abdest alabileceği yeri sordu, onlar da gösterdi. Abdest aldı ve ikindi namazını kılmaya başladı. Fakat namazı bir türlü bitmek bilmiyordu, sürekli namaz kılıyordu. En nihayetinde namazı bittiği zaman selam verdi, dua etti, sonra seccadesini katlayıp yerine koydu.
Koğuştaki yaşlısı olan adam, gence yaklaşıp soru sordu;
- “Bu ne namazıydı şimdi? İkindi namazının ardından nafile namazı da yok, ne kıldın bu kadar uzun uzadı?''
- “Kaza namazı kıldım.”
- “Hangi ara bu kadar namazı kazaya bırakmıştın?”
- “Gözaltında iken,”
- “Seni gözaltında ne kadar tuttular?”
- “ 29 gün.”
- “29 gün öyle mi?”
- “Evet, 29 gün, 29 günlük namazımı kaza edeceğim.”
- “Kılamamışsındır, kıldırmamışlardır!”
Genç bir süre sustu sonra uzun bir düşünceye daldı. Sonunda yaşlı adama dönerek;
- “Aslında bütün namazlarımı kıldım. Bir tek vaktimi bile kaçırmadım. Ancak...
- “Ancak ne?
- “Namazın şartlarını yerine getiremedim. Eksikti çünkü çoğu zaman abdest alamadım. Teyemmüm etmek zorunda kaldım.''
- “ Teyemmümle olsun, teyemmümle kılınan namaz kabul olmaz mı?
- “Ancak toprak bulamadım teyemmüm yapacak, bazen demir parmaklıklar ile teyemmüm yaptım, bazen de hücrenin duvarındaki tuğlalarla teyemmüm yaptım. Kabul olur mu?
- “Ne demek kabul olur mu? Olur, tabii..”
- “Kıbleyi de bilemedim. O kadar yalvardım kıbleyi de söylemediler. Bu arada namazın diğer rükünlerini de kılamadım. Askıdaydım.
Elerim ve ayaklarım bağlıydı. Çoğu zaman çok zor bir şekilde rükûa gidebiliyordum, secdeyi hiç yapma şansım yoktu.”
- “Olsun senin kıldığın namazların kabuldür…”
- “Sen hep kabul kabul diyorsun ancak, biliyor musun gözaltında bulunduğum 29 günlük zamanın 15 günü çırılçıplaktım. Beni soymuşlardı. Onlara yalvarıyordum onlara, “Ne olur Allah rızası için bir tek çamaşırımı verin namaz kılacağım.” diyordum. Ancak vermiyorlardı.
İşte o şekilde namaz kıldım. Ne kadar imkân olmasa da mahrem yerlerimi ellerimle örtmeye çalışıyordum. Ancak çoğu zaman bunu da başaramıyordum. Bu şekilde kıldım.
Uzun bir müddet ortalığı sessizlik kaplamış, kimsenin ağzı bıçak açmıyordu. Genç adam, yaşlı adamdan yanıt bekliyordu. Genç adam başını kaldırdığı zaman yaşlı adamın ağladığını gördü.
Sonra bir anda yaşlı adam ayağa kalkarak genç adamın omzundan sıkıca tuttu ve kendine doğru çekerek;
- “Bana bak delikanlı, o namazları sakın kaza etme! O namazları alıp Allah’ın huzuruna varacaksın, “Allah’ım bunları sana getirdim.” diyeceksin.
Belki hayatında kıldığın en değerli namazların da bu namazların olacak.” dedi.
Daha sonra yaşlı adam daha fazla dayanamadı genç adama sordu;
- “Kimsin sen, nerelisin, ne iş yaparsın sen?” diye sordu.
- “Ben, Muhsin Yazıcıoğlu''