Kendini muhteşem bir şekilde tüylerinden yakarak öldüren ve küllerinden yeniden doğan kuşun efsanesi
Kendini muhteşem bir şekilde tüylerinden yakarak öldüren ve küllerinden yeniden doğan kuşun efsanesi Zümrüd-ü Anka
Pek çok kültür ve inanışta yer alan zümrüd-ü Anka kuşu günümüzdede bir çok filme konu olmuştur.Kültürden kültüre farklı isimlerle anılan zümrüd-ü Anka bazı efsanelerde 500 bazılarında ise 1700 yıl yaşadıgını ve herşeyi bilen bir bige olduğu söylenir.
Efsaneye göre Zümrüd-ü Anka kuşu kendi ölümünün yaklaştığını hissedince kendisine dallardan bir yuva inşa eder ve sonrasında bilinmeyen bir sıvı ile bu yuvayı sıvarmış.Güneş ışınları kuru dalları yakar ve bu sayede yanarak ölür.
Sonrasında küllerinin arasından eni bir anka kuşu olarak doğar.İşte bu neden birçok dinde yeniden varoluş veya diriliş olarak nitelendirilir.
Zümrüd-ü Anka rivayete göre bilgi ağacının dalları arasında yaşayan ve herşeyi bilen bir bilgedir.Kuşlar ona o kadar çok güvenirki ne sorun olursa anka kuşunun sorunu hemen çözeceğinr inanırlar.
Birgün gelir ve zümrüd-ü anka ortadan kaybolur,bunun üzerine diğer kuşlar onu bulabilmek için yola çıkarlar.Kafdağının tepesinde olduğu için ona ulaşmak çok zordur.
Çünkü yedi dibsiz vadiyi aşmaları gerekmektedir Ama yolculuk esnasında bazıları yorulur ve dönmeye başlar.Yedi dibsiz vainin her biri diğerinden zordur.
Önce ‘Aşk Denizi’nden geçmişler sonra ‘Ayrılık Vadisi’nden’ uçmuşlar. ‘Hırs Ovası’nı aşıp, ‘Kıskançlık Gölü’ne’ sapmışlar. Kuşların kimisi ‘Aşk Denizi’ne’ dalmış, kimisi ‘Ayrılık Vadisi’nde’ kopmuş sürüden. Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını; Balıkçıl kuşu bataklığını özlemiş…
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi ‘Şaşkınlık’ ve sonuncusu Yedinci Vadi olan ‘Yokoluş Vadisi’nde’ bütün kuşlar umutlarını yitirmiş. Kaf Dağı’na vardıklarında geriye sadece otuz kuş kalmış. Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki ‘Simurg – otuz kuş’ demekmiş. Onların her biri birer Simurg’muş. 30 kuş anlar ki aradıkları kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.