İtalya, göçmenlerin kurtarma gemisini karaya indirmesini engelledi. Yaklaşık 35 kişi, inmelerine izin verilmediği için sonra Humanity 1 gemisinde mahsur kaldı.
250 kişinin bulunduğu iki göçmen kurtarma gemisinin karaya indirilmesini engelleyen yardım kuruluşları, İtalyan hükümetinin eylemlerini "yasadışı" olarak nitelendirdi.
Geo Barents'te 215, Humanity 1'de ise 35 kişinin indirilmesi engellendi. Çocukların ve sağlık sorunu yaşayan kişilerin Sicilya, Katanya'daki gemilerinden ayrılmalarına izin verildi, ancak geri kalan insanların gemilerden indirilmesine izin verilmedi. Diğer iki kurtarma botu ise denizde kaldı. Yeni İtalya Başbakanı, Akdeniz'de yolculuk yapan göçmenlere sahip çıkacağının sözünü verdi.
Kuzey Afrika'dan yola çıkan göçmenler, küçük ve aşırı kalabalık tekneler kullanmak zorunda kalıyorlar. Bu yüzden çoğu zaman denizde sıkıntıya giriyorlar ve yardım gemileri tarafından kurtarılıyorlar.
Alman bayrağı altında seyreden Humanity 1'e toplam 144 kişinin karaya çıkmasına pazar sabahı izin verildi. Öğleden sonra da Norveç bayrağı altında seyreden Medecins sans Frontieres (MSF) tarafından işletilen Geo Barents gemisinden 357 kişinin çıkmasına izin verildi.
İtalya İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi, savunmasız olarak nitelendirilmeyenlerin (yaşlı, hasta ve çocuklar dışındakilerin) İtalyan sularını terk etmek zorunda kalacaklarını ve bu durumun "bayrak devleti" tarafından çözülmesi gerektiğini söyledi.
Humanity 1'in kaptanı, onu işleten Alman yardım kuruluşu SOS Humanity’e "denizdeki tüm hayatta kalanlar karaya çıkana kadar" Katanya Limanı’nı terk etmeyi reddettiklerini söyledi.
SOS Humanity, biz dizi tweet atarak deniz kanununun, kaptanın tehlikeden kurtarılan herkesi güvenli bir yere getirmeye mecbur ettiğini söylüyor. Bu tweetlerde "Hayatta kalanlar, yalnızca karada yapılabilecek bireysel koruma kontrolü hakkına sahiptir. Humanity 1 gemisinde koruma arayan 35 kişinin karasularından reddedilmesi bir tür toplu rettir ve bu nedenle yasa dışıdır." diyorlar.
SOS Humanity, pazar günü sonradan yayınlanan tweet'lerde, İtalya'nın eylemlerinin Avrupa yasalarını ve Cenevre Mülteci Sözleşmesine aykırı olduğunu savunarak Pazartesi günü İtalyan hükümetine karşı yasal işlem başlatacağını açıkladı.
Tüm göçmenlerin karaya çıkmasına izin verilmemesinin yasa dışı olduğunu ve gemide kalanların karaya çıkıp sığınma başvurularına bulunmasına izin vermek için Katanya'da yasal işlem başlatılacağını da sözlerine ekledi.
Bu çabalar sonucunda Humanity 1'in Katanya Limanına yanaşmasına izin verildi. Geo Barents'i yöneten MSF de "denizcilik hukuku sözleşmeleri uyarınca yasal olarak kabul edilmediğini" söyleyerek İtalyan hükümetinin kararına tepki gösterdi.
Sınır Tanımayan Doktorlar olarak bilinen yardım kuruluşu, "bir kurtarma operasyonu, ancak tüm hayatta kalanlar güvenli bir yerde karaya çıkarıldığında tamamlanmış olacağını" ekledi. Bu iki yardım kuruluşu, gemilerindeki herkesin denizden kurtarıldıklarından dolayı savunmasız olduklarını bildirdi.
Sivil toplum kuruluşları tarafından işletilen diğer iki tekne ise hiçbir liman onları kabul etmeye istekli olmadıkları için denizde kalmaya devam ediyor.
Avrupa yardım kuruluşu SOS Mediterranee tarafından işletilen Alman Rise Above'da 93 ve Ocean Viking'de 234 kişi var.
Dört teknede de insanların yerde ve güvertede yattığı, enfeksiyonel hastalıklar geçirdikleri ve uyuz oldukları, yiyecek ve tıbbi malzeme eksikleri yaşadıkları bildirildi. Bazı göçmenler en az iki haftadır gemilerde kalmaya devam ediyor.
İnsani yardım grupları ve iki İtalyan politikacı, bu sıkıntılı durumu ve süreci protesto etmek için Sicilya'ya gitti. İtalyan milletvekili Aboubakar Soumahoro, hükümetin uyguamış olduğu yeni politikasını "insanlık dışı" olarak nitelendirerek, "Tüm insanları özgür bırakın, onları özgür bırakın" dedi.
İtalya'nın yeni Başbakanı Giorgia Meloni, milletvekilleri ile yaptığı ilk konuşmada göç konusunu hükümetinin merkezine koydu.
"Yasadışı ülke çıkışlarını ve insan kaçakçılığını durdurmalıyız." dedi, ancak savaşlardan ve zulümlerden kaçanların sığınma hakkını sorgulamaya niyetli olmadığının da altını çizdi. Yakın bir tarihte verdiği bir röportajda gemideki göçmenlerden geminin kayıtlı olduğu ülkenin sorumlu olduğunu, aksi takdirde "korsan gemisi" sayılacağını söyledi.