İstanbul, 20-21 Ekim 2023 tarihlerinde dünyanın önde gelen ülkelerinin liderlerini bir araya getiren 2’nci Barış Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. İki gün süren zirve, uluslararası diplomasi arenasında önemli bir dönüm noktası olma potansiyeli taşıyor. Zirve kapsamında gerçekleştirilen oturumlarda, başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere birçok global sorun masaya yatırıldı. Zirvenin en dikkat çekici yanı ise, dünya kamuoyu tarafından merakla beklenen Putin ve Trump ilişkisine dair yapılan değerlendirmelerdi.
İstanbul’daki zirvede, liderler ve diplomatlar, uluslararası ilişkilerdeki karmaşaların hangi noktalara evrileceği konusunda derinlemesine tartışmalar yürüttü. Birçok uzman, Vladimir Putin’in Donald Trump ile olan ilişkisini ve bunun uluslararası diplomasi üzerindeki etkilerini detaylandırdı. Bu bağlamda, Putin’in Trump ile birlikte oynadığı “taktiksel oyunlar” konusundaki analizler dikkat çekti. Uzmanlar, iki liderin de kendi siyasi çıkarlarını maksimize etmek için birbirlerini nasıl kullandıklarını aktardılar. Bu durum, özellikle doğu-batı ilişkileri açısından önem taşıyan bir faktör olarak değerlendiriliyor.
Zirveye katılan katılımcılar, Putin’in öncelikle iç politika ve dış politikasını şekillendirmek için Trump ile olan ilişkisini nasıl yönettiğini sorguladılar. Öte yandan, Trump’ın da uluslararası arenada istediği etkiyi yaratmak için Putin ile olan yakın temaslarının iyi bir zemin sunduğunu gözler önüne serdi. Karşılıklı olarak geliştirdikleri stratejiler, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli sonuçlar doğurabilir. İki liderin oyunlarının sonucunda, nasıl bir dünya düzeninin şekillenebileceği ise tartışmaların merkezinde yer aldı.
Zirvenin bir diğer önemli boyutu ise dünya barışı için ortaklaşa belirlenen vizyonlardı. Katılımcılar, özellikle genç nesillere daha iyi bir gelecek sunabilmek amacıyla uluslararası iş birliğinin gerekliliğine vurgu yaptılar. Barışın sadece bir hedef değil, aynı zamanda bir yol haritası olduğuna dikkat çektiler. Katılımcılar, bu noktada Türkiye’nin rolünün büyük olduğunun altını çizerken, ülkenin bölgesel güç olmasının sağladığı avantajlardan da bahsetti. Türkiye, barış süreçlerinde arabuluculuk yaparak, küresel güç dengesinin yeniden tesisine katkıda bulunabilir.
Zirvenin sonunda alınan ortak bildiri, katılımcı ülkelerin gelecekteki iş birliği ve barış için belirledikleri hedefleri içeriyordu. Liderler, dayanışma ve birlik mesajlarını güçlendirirken, dünya barışının sağlanmasında uluslararası iş birliğinin hayati önem taşıdığına vurgu yaptılar. Katılımcılar, bu tür uluslararası zirvelerin yapılmasının, dünya devletlerinin bir araya gelerek sorun için birlikte çözümler bulmalarını sağladığını ifade ettiler.
Özetle, İstanbul’daki 2’nci Barış Zirvesi, sadece günümüzdeki siyasi çatışmaların değil, aynı zamanda gelecekteki barış süreçlerinin de belirleyicisi olabilir. Diplomatik ilişkilerdeki bu tür platformların öneminin uzun vadede anlaşılacağına ve uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfa açacağına inanılıyor. Dünyanın gözleri ise, liderlerin alacağı kararları ve bunların uygulama sürecini dikkatle takip ediyor.