Geçmiş tarihimize saktığımızda unutulmaz zaferleri görsek de daha önce hiç duymadığımız korkunç şeyler de yaşandı. Daha önce hiç duymadığınız deneyleri sizler için hazırladık.
1) KORKUNÇ DENEYLER YAPAN NAZİ BİLİM ADAMI JOSEF MENGELE:
Auschwitz’de bir SS doktoru olan Josef Mengele’in yaptığı deneyler belki de şimdiye kadar olmuş en korkunç deneylerdendi. Mengele, Aryanların ırksal üstünlüğüne dair var olan teorilerini kanıtlamak için deneylerini ikizler üzerinden yaptı. Deneyler sırasında birçok kişi hayatını kaybetti. Ayrıca ABD Holokost Anı Müzesi’ne göre Josef Mengele, ölen hastalarının gözlerini de topladı. Kimyasal savaş ve bulaşıcı hastalıklar için tedavileri test etmek isteyen Naziler, mahkumları kullandı. Diğerleri ise havacılık ile ilgili bilgi toplamak amacıyla dondurucu soğuk ve düşük basınç odalarındaki deneylere mecbur bırakıldı.
Deneysel kısırlaştırma işlemlerine çok fazla mahkum tabi tutuldu. Holokost Müzesi tarafından belirtilenlere göre bazı kadınların göğüsleri ip ile bağlandı. Deneyi yapan SS doktorları, bebeğin aç kalma süresini gözlemlediler. Deneyin sonunda bebeğin acı çekmemesi için ölümcül dozda morfin uyguladılar. Bu acımasız zulümlere ortak olan doktorların bir kısmı sonrasında savaş suçlusu olarak yargılandı. Fakat Mengele yakalanamadı ve Güney Amerika’ya kaçtı. Brezilya’da geçirdiği felç rahatsızlığının ardından 1979’da öldü.
2) CANAVAR ÇALIŞMASI:
Iowa Üniversitesi’ndeki konuşma patologları, 1939’da kekemeliğin bir çocuğun konuşma kaygısına sebep olduğunu düşünerek deneyler uyguladı. Bu deneylere seçtikleri kurban da öksüz çocuklardı. Öksüz çocuklara ileri ki yaşlarında kekeme olacaklarını söyleyerek, onların kekeme olmalarına sebep olmaktı.
Öksüz çocuklarla bir araya gelen araştırmacılar, çocuklara kekemelik belirtileri gösterdiklerini ve doğru konuşma yapmaya emin olmadıkları zamanlarda konuşmamaları gerektiğini belirttiler. Yaptıkları deney kekemeliğe neden olmasa da normal olan çocuklar, bu deneyin ardından içine kapanık, endişeli biri oldular. 2003’te New York Times’ın yayınladığı makaleye göre, Iowa’nın patoloji öğrencileri çalışmaya “Canavar Çalışması” ismini verdiler. Deneyin ardından hayatta kalan üç çocuk, üniversiteye dava açtı.
3) BURKE VE HARE CİNAYETLERİ:
Anatomistler; 1830’a kadar ceset üzerinde yasal olarak diseksiyon yapabilmek için idam edilen katilleri kullanırlardı. O dönemde idam edilen katil sayısı çok azdı. Bu yüzden birçok anatomist, mezar soygunculuğu yapan kişilerden beden satın aldılar ya da soygunu bizzat kendileri yapmaya başladılar.
Pansiyon sahibi William Hare ve arkadaşı William Burke, 1828 yılında 10 ay içinde 16 kişiyi öldürdü. Sonrasında iki arkadaş cesetleri Robert Knox’a 10 sterlin karşılığında sattı. Robert Knox, kendisine verilen cesetlerin yeni öldüğünün ya farkında değildi ya da bu durumu önemsemiyordu. Olayın ardından Burke yakalandı ve suçlarından dolayı asıldı. Olayların ardından İngiliz hükümetini diseksiyon ile ilgili kısıtlamaları gevşetmeye teşvik etti.
4) KÖLELER ÜZERİNDE YAPILAN DENEYLER:
J. Marion Sims, modern jinekolojinin babası olarak bilinirdi. Deneysel ameliyatlarını köle kadınlar üzerinde yapardı. Kadınlarda tedavi amaçlı yaptığı veziko-vajinal fistül, korkunç acılara sebebiyet verdi. O yüzden Sims’in deneyleri, bu güne kadar tartışılan konu olmaya devam ediyor.
Vajina ve mesane arasında fistülü bulunan kadınlar, idrarını tutamadıkları için toplum tarafından reddedildiler. Sims, ameliyatlarını anestezi uygulamadan yaptı. Bunun sebebi de anestezinin yakın zamanda keşfedilmesiydi. Buna rağmen Sims, yaptığı ameliyatların anestezi gerektirecek kadar acı vermediğinin kanısındaydı.
5) TUSKEGEE FRENGİ DENEYİ:
Amerika Birleşik Devletleri’nin tıp etiğinde yapılan hata 40 yıl devam etti. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne göre, ABD Halk Sağlığı Servisi, 1932 yılında tedavisi yapılmamış frengi (sifiliz) hastalığının insan sağlığına etkileriyle alakalı araştırma yaptı. Fakat bundan haberi olmayan katılımcılara frengi tedavisi uygulanmamıştı. Halbuki katılımcılar, burada yapılan tedavi sayesinde iyileşeceklerine inanıyorlardı. Ancak yapılan bu deneyler, katılımcıların hayatlarına mal oldu. Araştırmaya katılan 400 hasta, hiçbir ilerleme katedemeden hayatlarını kaybetti.
6) ÇOCUKLARA YAPILAN ELEKTROŞOK TEDAVİSİ:
New York Creedmoor Hastanesi’nden Dr. Lauretta Bender, 1960 yıllarında, sosyal sorunlara sahip çocuklar için devrim niteliğinde gördüğü elektroşok terapisini uygulamaya başladı. Bender’in uygulayacağı yöntemde, hassas bir çocukla büyük bir grubun önünde yapacakları röportaj ve analizin ardından çocuğun kafasına uygulayacağı hafif bir baskı vardı.
Dr. Lauretta Bender’ın iddiasına göre, baskı altındayken hareket eden çocuk, şizofreninin erken belirtisini gösteriyordu. Bender’ın, bakımındaki çocuklara karşı sempati duymadığı iddia edilir. Bender, 100’den fazla çocuğa elektroşok tedavisi uyguladı.
7) OPERATION MIDNIGHT CLIMAX DENEYİ:
1954’te Operation Midnight Climax ile LSD’nin bireyler üzerinde oluşan etkileri inceleniyordu. Bu deneye olumlu bakmayan kişiler, güvenli evlere CIA bordrosundaki fahişeler tarafından götürüldü. Sonrasında eve götürülen kişilere onlar anlamadan LSD ve diğer zihin değiştiren maddeler verildi. Maddelerin verilmesinin ardından kişileri izlemek için, tek yönlü camın arkasına geçtiler.
Madde verdikleri kişilere bilinçaltı mesajlar vermek için insanları öldürmelerini ya da zarar vermelerini söylediler. Ardından verecekleri tepkileri kaydettiler. Bu deneyler yasadışı da olsa CIA, durmadı. Aksine yaptıkları deneyleri ilerlettiler. Ardından CIA ajanları, halka açık alanlarda dozları insanlara vermeye başladılar. Deneyler, 1963 ve 1966 yılları arasında bitti.
Benzer içerikler için buraya tıklayınız.
Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.