USD
34.4642 EUR
35.9849 GBP
43.1554 GRAM ALTIN
3013.68 BIST100
3000 
İngiltere'nin yeni başbakanının karşı karşıya olduğu birçok dış politika sorunu Beyaz Saray'ı adım adım ilerleyecek. Ancak evlerine çok daha yakın olan ve birbirlerinden çok uzak oldukları bir konu var.
Çoğu Amerikalıya - Washington'dakiler de dahil olmak üzere - Liz Truss hakkında ne düşündüklerini sorun ve muhtemelen karşılığında boş bir bakışla karşılaşacaksınız.
Gerçekten de gazeteler, "yeni İngiltere başbakanıyla tanışın" ve daha açık bir ifadeyle, "Liz Truss kimdir?" gibi manşetler atıyor.
Bu, bir zamanlar Joe Biden tarafından Donald Trump'ın "fiziksel ve duygusal bir klonu" olarak reddedilen bir adam olan selefi Boris Johnson için başbakan olmadan önce bile söylenemezdi.
Ancak Washington'daki hareketler ve çalkantılar, şimdi İngiltere'nin yeni liderinin çok övülen "özel ilişkiye" ne getireceğine ve Biden yönetimiyle ilişkileri kötü bir şekilde rayından çıkarmakla tehdit eden bazı kilit engelleri çözüp çözemeyeceğine sıkı sıkıya odaklanmış durumda.
Bunlardan en ciddi ve acil olanı, İngiltere ile AB arasında, Büyük Britanya'dan Kuzey İrlanda'ya taşınan mallar üzerinde ekstra gümrük kontrolleri gerektiren Kuzey İrlanda Protokolü üzerindeki açmazdır.
Dışişleri bakanı olarak Liz Truss, Birleşik Krallık hükümetinin protokolü tek taraflı olarak yeniden yazma tehditlerinin ön saflarında yer aldı, AB ve Washington buna karşı çıktı.
Washington merkezli muhafazakar Heritage Foundation'daki Margaret Thatcher Özgürlük Merkezi direktörü Nile Gardiner, "Liz Truss'un bu konuda çok daha iddialı olacağını umuyorum" diyor.
"ABD başkanına doğrudan Oval Ofis'te Amerika'nın neden bu konuda İngiltere ile omuz omuza durması gerektiğini söylemekten korkacağını sanmıyorum."
Ancak mevcut cumhurbaşkanı ve partisini kızdırması muhtemel bir yaklaşım.
Salı günü geç saatlerde yaptıkları ilk görüşmede hem Downing Street hem de Beyaz Saray bazı tartışmaların yapıldığını kabul etti.
Ancak Biden yetkilileri çağrıya ilişkin açıklamalarında sadece "Belfast [Hayırlı Cuma] Anlaşmasını korumanın öneminden" değil, aynı zamanda "Avrupa Birliği ile Kuzey İrlanda Protokolü üzerinde müzakere edilmiş bir anlaşmaya varmanın öneminden" bahsettiler.
Bu konunun ABD Demokratları için önemi, bu yılın baharında dışişleri bakanı olarak Washington'a gittiğinde bazıları görüşlerini doğrudan ve güçlü bir şekilde kendisine bildirdiği için Liz Truss'un çok iyi bileceği bir şey.
Bunların arasında, Avrupa dışişleri alt komitesine başkanlık eden Massachusetts'ten Demokrat bir kongre üyesi olan Bill Keating de vardı.
BBC'ye şunları söyledi: "Bir demokrasinin parçası oldukları ve imzalandığı iddia edilebilecek uluslararası bir anlaşmaya dahil olması ve bunu feshetmesi hayal kırıklığı yaratıyor, bu zor."
Londra için ne yazık ki, Kuzey İrlanda Protokolü üzerindeki konumu, birçok Demokratın kafasında Birleşik Krallık ile ABD arasında kapsamlı bir ticaret anlaşması şansıyla doğrudan bağlantılı hale geldi.
Liz Truss Washington'dayken, hem Bill Keating hem de Meclis Sözcüsü Nancy Pelosi ona, Brexit'in temel amacı olan bir anlaşma hakkında konuşmanın, Birleşik Krallık'ın tek taraflı değişikliklerle devam etmesi halinde "başlangıçsız" olacağını söyledi.
Kongre üyesi Keating, "İngiltere ve ABD ile ikili ticaret anlaşmasına ilişkin tartışmaların bu sorun nedeniyle duracağına dair hiçbir şüphe yok ve açıkça belirtildi" dedi.
Bu, Atlantik Konseyi'nin seçkin bir üyesi olan Frances Burwell'in de dile getirdiği bir nokta. İngiltere tek taraflı eylemde bulunursa, Londra ve Washington arasında çok daha "daha soğuk" ilişkiler ve daha az üst düzey ziyaret olacağını tahmin ediyor.
"Bu yönetimle ilişkilere zarar verme potansiyeli çok yüksek" dedi.
