Hikayesi I Love You Phillip Morris filmine de ilham kaynağı olan 163 iq'lu Russell'ın yaptıklarını okuyunca hayretler içinde kalacaksınız.
Binlerce kilometrelik elektrik tellere, güvenlik kameralara ve ağır silahlarla donatılan meşhur Texas hapishanelerinden, birçok defa kaçman 1957 doğumlu zeki bir adam.
Kimlik çalmak, banka soymak, sigorta yolsuzluğu gibi suçlar işlemiştir. En iyi kaçış planını 1998 yılında uygulamıştır ve bundan önce de iki sefer kez işçi ve yargıç kılığına girerek hapisten kaçmıştır.
Russell, hapishane içinde resim kurslarına katılır ve her derse gidişinde yeşil gazlı bir kalem veya keçeli bir kalem alarak hücresinde saklar. Mahkumların gömlek ve pantolonları beyaz renktedir ve onda da ikişer takım bulunuyordu, ekstra üniforma ise Russell'ın kaçış planının temelini oluşturdu. Yeşil kalemlerin içinde yer alan keçeleri çıkararak, iki tişört ve bir pantolonu boyamış, böylelikle içeriye girip çıkan tıbbi mümessillerin kıyafetleriyle aynı renk olmuştur.
Böylece Steven Russell hapishane içerisinde bu kıyafetleri sayesinde bir tıp adamına dönüşmüştü. Ayrıca çok iyi rol yaptığından güvenlik onu gerçekten doktor sanmış ve hapishaneden elini kolunu sallayarak çıkmış. Kaçmasıyla birlikte Teksas'ın en çok aranan adamı olmuş.
Russell kaçtıktan sonra askeri bölgede bir eve gider. Bu bir çiftçinin evidir. Kendini hapishanede görev yapan bir doktor olarak tanıtır ve içkiliyken kaza yaptığını, bunun fark edilmesi sonucunda başının fena halde derde gireceğini söyler. Çiftlik sahibini kendisini bir yere bırakması konusunda ikna eder. Yolda giderken eşinin sağlık problemleri hakkında konuşurlar. Çiftçi Russell'ı bırakır. Geri dönerken de arama noktalarıyla karşılaşır. Russell'ın fotoğrafını ona gösterirler ve adam 20 dakika önce onu bir restorana bıraktığını söyler.
Russell, kaçtıktan sonra telefonla bir iş kurar, tek istediği insanların özgeçmiş yollamasıdır. Hedefi, kendine ünvanlar bulup kimlikler yaratmaktır. Hepsini karıştırarak, kendine bir cv yapar. Sahte cv ile büyük Amerikan şirketlerinden birinde geliri yüksek bir pozisyonda bir iş bulur ve finansman memuru olarak işe başlar.
Texas hapishanelerinden kaçmış birine milyarlarca doların sorumluluğu verilirse elbette hazin son kaçınılmazdır. Dolandırıcılığı anlaşılana dek firmayı 1 milyon dolar dolandırdı.
Peşine takılan dedektif, araştırmalarını derinleştirerek Russell'ın eşcinsel olduğu bulgusuna ulaştı. Houston'daki eşcinsellere Russell'ın resmi sorulsa da herkesin verdiği cevap aynıydı ''Onunla ilgili konuşmak istemiyorum, o bir manyak.''
Bir süre sonra polis, bu arkadaşları ikna etti. Dedektif, ,Russell'ın hücresindeki iki fotoğrafı kaynak olarak belirlemişti. Birisinde eşi Debby diğerin de ise Philip Morris vardı. Dedektife göre Philip Morris'e ulaşılırsa Russel'a da ulaşılacaktı.
Russell'da o sıralarda Morris ile buluşmuş ve birlikte tatile çıkmışlardı. Russell, polisin işine yarayacak bir hata yaparak bir tanıdığını aradı. Aradığı kişi, polisi aradı ve Russell'ın kendisini aradığını belirtti. Russell yakalandı ve hapise geri döndü.
Russell 24 saat gözlem altında kalacaktı. Bu süre zarfında yaklaşık 25 kilo verdi. AİDS hastası olmuştu. Russell'ın çok az ömrü kalmıştı ve hapishanede ölmek istemiyordu, ölmesi yakın olan mahkumlara verilen özel izin sayesinde hapishaneden alındı ve tedavi merkezine götürüldü. Bir hafta sonra da ölüm haberi geldi.
Bir zaman sonra dedektife kimlik kartı tasarlayan birinden telefon geldi. Bir avukatın kendisine kimlik kartı yaptırdığını fakat işin içinde bir sakatlık olduğunu dedektife iletti. Avukat kendini Jean Luis olarak tanıtmıştı fakat bilgiler birbiriyle örtüşmüyordu. Dedektif bunu araştırmaya koyuldu ve gözlerine inanamadı, o Russell'dı. Bilgilerine yine baktı, Russell'ın öldüğü yazılıydı. Hemen detaylı bilgileri öğrendi, raporlara baktı ve Russell'ın gönderildiği tedavi merkezini aradı.
Amerikan yasalarına göre suçlular da tıbbi raporlarını her zaman isteyebilirdi. Suçluların da hücrelerinde bir yazım makineside vardı. Russell bununla kendine bir AİDS raporu ve öldüğünü gösteren sahte belgeler hazırlamıştı. Hücresinde okuduğu kitaplardan biri de AİDS ve belirtileri üzerine olan kitaplardı. Russell'ın hızlı kilo vermesinin sebebi AİDS değildi, bağırsak çalıştırıcı haplar kullanmıştı.
Russell Dallas bölge hapishanesinde sahte avukat kimliğiyle, sevgilisi Philip Morris'in avukatıymış gibi yaparak onu ziyaret ediyordu. Dedektif de oraya gidebileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak, hapishane giriş kayıtlarına baktı ve Russell'ın 12 kez ziyarete geldiğini gördü.
Buradan çıktıktan sonra Dallas'da bulunan bir bankaya gider. kendini ünlü bir iş adamı olarak tanıtır. 75 bin dolarlık dolandırıcılığı yaptığı esnada, banka müdürü, Russell'ın bilgilerinin uyuşmadığını görür ve Russell yakalanır.
Fakat kalp krizi geçiriyormuş taklidi yapar ve hastaneye götürülür. Burada polis büyük bir hata yaparak Russell'ı yanlız bırakır ve Russell odada telefonla bir başka hastaneyi dedektif Cobbs'muş gibi arayarak kapının önündeki polis ekibine gidebileceğini, Russell'ın serbest kaldığını söyler.
Dedektif, Russell'ın otellerde kaldığını elbette biliyordu. Bütün otellerden yapılan arama kayıtlarını alarak tek tek aradı. Bir kadın, kendilerinin sigorta şirketi olduğunu söyleyince hemen anladı. Russell geçmişte sigorta dolandırıcılığı suçunu da işlemişti.
Bir hastanın kişisel tıp raporlarını Jean Luis isminde bir avukata çekmek üzere olduğunu gördü. Faxı göndermemesini istedi ve fax numarasını kendisine vermesini istedi. Fax numarasını takip ederek Russell'a ulaştı. Russell'ın 14 ayrı kimlikle gezdiği belirtiliyordu. Edward Walcott adına düzenlenmiş sahte bir kimlikle yakalandı.
Steven Russell, şu an 65 yaşında Teksas'ta hapiste yatıyor. Geçmişinden dolayı da hücrede yalnız tutuluyor ve yalnızca 1 saat dışarı çıkmasına izin veriliyor. Haftada bir defa da yeni bir hücreye götürülüyor.