İmposter sendromu, bireylerin kendi başarılarından şüphe etmesi olarak tanımlanan bir psikolojik terimdir.
Bu terim ilk defa 1978 yılında Suzanne Imes ve Pauline Rose isimli Amerikan psikologlar tarafından kullanıldı. Sendrom öncelikle bazı meslek gruplarında başarıya ulaşmış kadınlarda görüldü. Fakat sonradan genişletilerek yapılan araştırmalarda bu sendromun hem kadınlarda hem de erkeklerde de bulunduğu testpit edildi. Ayrıca farklı etnik gruplarda ve çeşitli meslek gruplarında da görüldü.
Bu sendromdan muzdarip kişilerde bir süre sonra performans ve verimlilik düşüklüğü görülür. Daha sonra gerçek dışı kavramlara yönelerek asosyal bir hal durumu gözlenir. Bu yüzden yetersiz oldukları düşüncesi artar.
Bu sendroma sahip bireyler bir konuya aşırı bağlanma, tükenmişlik hali, kendi seviyesinin düşük pozisyonunda bulunan işlere başvurma isteği ve kazandığı maaşın daha azını kabul etmek gibi davranışlar sergileyebilirler.
Sendrom ile alakalı çok fazla yayın ve akademik çalışma bulunmaktadır. Ancak bu sendromun toplumda görülme oranı, nedenleri ve tedavisi gibi önemli hususlarda gerçekleştirilen araştırma oldukça sınırlıdır. Bu sebeple imposter sendromu psikiyatrik bir hastalık olarak gürülmüyor. Sendrom için belirlenen özel bir tedavi sistemi mevcut değil. Fakat sendroma özellikle kaygı bozukluğu ve depresyon neden olduğu için bu yönde terapi uygulanabiliyor.