2. Dünya Savaşı, nedeniyle birçok insan öldü. Elbette ki savaş demek saf kötülük demekti. Bu saf kötülüklerden birisi de Japon İmparatorluk Ordusu tarafından kurulan ve 731. Birimdi.
731. Birim, savaş tutsakları üzerinde acımasız deneyler gerçekleştiriyor hem doğrudan hem de dolaylı yoldan binlerce insanın ölmesine sebep oluyordu. Buraya düşen tutsaklardan hiçbiri sağ kurtulamadı.
Birim 731, Çin-Japon Savaşı esnasında İmparatorluk Ordusu tarafından kuruldu. Fakat birimin esas ve korkunç uygulamaları, Japonya’nın Mançurya bölgesini işgaliyle başladı. Bölgede bu birlik için yapılan binaların bitmesiyle beraber Birim 731, binlerce insanı buralarda katletti. Fakat birim, dışarıya karşı yardımsever gözükmeye çalışıyordu. 731. Birim “Salgın Hastalıkları Önleme ve Su Arıtma Merkezi” olarak adlandırıldı.
Birim, bu aldatma sayesinde Mançurya halkından gelecek olası tepkilerin önüne geçmeye çalışıyordu. Bölge halkına, işgal ettikleri topraklardaki silahsız insanların salgın hastalıklardan koruyacak ve onlar için temiz su kaynakları oluşturacaklarına dair algı yapıyorlardı.
Birim, 1945'de Sovyet ordularının bölgeden çekilmesine dek binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Birliğin eylemleri arasında biyolojik silah testlerinden salgın hastalık deneylerine dek pek çok acımasız uygulama mevcuttu.
Kötü muamele, işkence, tecavüz ve ölümse kamplarda sıradan şeylerdi.
Birimde görev alan Yoshimura Hisato isimli fizyolog özel olarak üzerinde özel olarak çalışıyordu. Japon ordusunun esaretinde olan binlerce Çinliyi denek olarak kullandı. Donma testi isimli bir deneyde tutsak Çinlilerin uzuvları, uzun saatler boyunca buz kalıplarının içinde tutuluyordu.
İnsanların uzuvları tamamiyle donduktan sonra, tedavi yöntemleri üstüne çalışılıyordu. Bazen Çinlilerin donmuş vaziyetteki el veya bacakları sıcak suyun içine sokuluyor, bazen donmuş uzuvlar direkt olarak ateşin üzerinde bekletiliyordu.
Birimin misyonlarından biri de savaş esnasında yaralanan ve hastalanan Japon askerlerinin savaşmaya devam etmesini sağlayabilecek bir yöntem bulmaktı. Tutsaklar üzerinde yapılan deneylerle yaralanan veya hastalanan insanlara ne olduğunun cevabı bulunmaya çalışılıyordu. Böylelikle genç ve yaşlı, erkek ve kadın ve hatta çocuk demeden tutsakların bedenleri diri diri kesilerek, savaş ortamındaki yaralanmaların bir benzeri canlandırılıyor ve insanların hangi yararlar sebebiyle öleceği, hangi yararlardan sağ kurtulacağının testi yapılıyordu.
“Diri kesim” olarak isimlendirilen bu uygulamalar, sadece basit yaralanmalarla yapılmıyordu. Örnek vermek gerekirse bir tutsağın kolu kesiliyor, kesildikten sonra da bir başka tutsağın kesilmiş uzvunun yerine dikiliyordu. Bu deneylerde pek çok insanın vücudu dayanılmaz ağırlıklar altında ezilerek, askerlerin hangi ağırlıklardaki hangi enkazlardan sağ kurtulabileceği test ediliyordu.
Ayrıca Birim 731, Japon ordusundaki silahların test edilmesinden de sorumluydu. Hangi silahın, düşmanda nasıl bir hasar bıraktığını test etmekten denilerse daha doğru olur. Bunun için Japon ordusunun silahları birliğe taşınıyor, Çinli tutsaklardan bir açık hava poligonu oluşturularak test ediliyordu.
Askerler tarafından kullanılan farklı el bombalarının ne kadar insan öldürebileceği bile bu testler ile deneniyordu. Onlarca tutsağın arasına ayrı el bombaları bırakılıp patlatılıyor ve daha sonra hangi bombanın kaç kişiyi öldürdüğü sayılıyor sonra da ölüler üstünde nasıl yaralar açtığı inceleniyordu.
2. Dünya Savaşı esnasında kalabalık orduların en büyük problemlerinden biri zührevi hastalıklardı. Japon ordusu, bu hastalıklarla başa çıkabilmek için hastalıkların kökenlerini araştırmaya kanaat getirdi. Cinsel yolla bulaşan hastalığı olan tutsaklar diğer tutsaklara tecavüz etmeleri için zorlandı.
Birimin ilgi alanlarından bir de biyolojik savaştı. Örneğin veba hastalığı, bilerek tutsaklara bulaştırılarak hastalıklı tutsaklar uzun bir zaman izlendi. Fakat birim, hastalığın kitlesel boyutlardaki etkisini de gözlem altına almak istiyordu.
Bunun için veba yaydığı bilinen bir tür pire cinsi, biyolojik bir silah haline getirildi ve binlerce “veba bombası” Japon uçakları tarafından Mançurya köylerine atıldı. Mançurya coğrafyasında bu sebepten 3 binden fazla insan vebadan dolayı hayatını kaybetti. Birimdeki diğer biyolojik silah denemeleri sebebiyle ayrıca bölgede 6 binden fazla insan daha öldürüldü.
1945'de Mançurya’ya giren Sovyet birlikleri bölgedeki Japon işgaline son verdi. Bu sırada Birim 731 imha edildi. Birlikte geride kalan tutsakların hepsi toplu bir şekilde katledildi, saklanan kayıtlar yakıldı, birliğe ait binalar ve laboratuvar yıkıldı.