1925'de İstanbul Erkek Lisesi'nde yaşanan olayı sizler için derledim.
Söz konusu olay İstanbul Lisesi onuncu sınıf öğretmenlerinden Salih hoca ile öğrenciler aradında meydana gelir. Öğretmenin sandalyesine iğne koyaraj eşek şakası yapmak isteyen öğrenciler iğneyi koyup hocayı beklemeye başlar.
O sınıfta dersi olan Arapça öğretmeni Salih, içeri girer. Sandalyeye oturmadan önce cübbesini düzelten hocanın eli bu esnada iğneye değer ve öğrencilerin bir iş çevirdiğini anlayarak sandalyeye oturmaz.
Salih hoca bu muameleyi hak etmediğini ve öğrencilere çok kırıldığını söyleyerek sınıftan çıkar. Müdür Besim'e istifasını sunar. Bu olaydan sonra disiplin kurulu araştırma yapar ancak şakayı yapan kişi bulunamaz. Hatta sınıfın derslerine ara verilir. Araştırma devam eder. Öğrenciler sorgulanır ama hiçbiri konuşmaz.
Öğretmenler toplantısı yapıldığı gün odaya Müdür ve lisenin güvenliği içeri dalar. Salih hocanın sandalyesine iğne koyan sınıfın tamamının okuldan atılacağını söyler. Gerekçe olarak sorumluyu ele vermemeleri olduğunu belirtir.
Bunun üzerine sınıftaki 41 öğrenci Bursa Lisesi'ne gönderilir.
Bu olayın üzerinden birkaç yıl geçer ve hocanın sandalyesine iğne koyan kişinin başka bir sınıftan olduğu ortaya çıkar. Adları iğnecilere çıkan ve Bursa'ya gönderilen öğrencilerin hepsi mezun olmuştur.
Bu sınıftan mezun olanlar ise söyle:
228 Sait Efendi: Sait Faik Abasıyanık (hikaye yazarı)
697 Rahmi Efendi: Rahmi Turan ( hekim, politikacı, şair)
748 Saffet Efendi: Saffet Nezihi Bölükbaşı (hukukcu)
725 Feridun Efendi: Hikmet Feridun Es (gazeteci, yazar)
Sabri Efendi: İhsan Sabri Çağlayangil (eski dışişleri bakanı
Sıtkı Efendi: Sıtkı Sırcalı (eski bakan)
Hikmet Feridun Es bu olayla ilgili şu sözleri söylemiştir.
"Biz 43 iğneciydik. Ancak sonradan çok fazla kişi bu sınıftan olduğunu beyan etti ki şaşırmamak mümkün değil."
Aslında Es'in şaşırması boşuna değil. Çünkü söz konusu olayın bu zamanda yaşandığını, çocukların başka bir liseye sürgüne gönderildiğini düşünün. Veliler okul yönetimiyle kavga eder, öğretmenlere tehditler savururdu. Fakat o zamanların kalitesiyle şimdinin kalitesi maalesef bir değil. Bu acı bir gerçek.