Duyduklarınıza çok şaşıracaksınız. Hitler'in zaman makinesi hakkında ilginç detaylar.
Nazi bilim insanları müttefik ordularına karşı bir silah tasarlamak istedi. O sırada da zamanda yolculuk yapabilecekleri bir cihaz üzerinde çalışma sürdürüyorlardı. Çekoslovakya'ya yakın olan ve halkın "Der Riese" ya da "Dev" şeklinde isimlendirdikleri tesislerde yapılacaktı. Tesisattaki askerler de bilim insanlarının ne üzerine çalıştığı konusunda haberdardı. Burada görevli olan askerler, projeleri korumakla görevliydi.
Rus kuvvetleri ise her geçen gün tesise yaklaşıyordu. Fakat bu durum çalışma sürdüren bilim insanlarını pek de korkutmuyordu. Çünkü çalıştıkları cihaz daha da güçlüydü. Bazı mahkumlar üzerinde de bu cihaz deneniyordu. Gönüllü mahkumlar cihazı denerken askerler de kapıda bekliyordu. Deneyi izlemek adına bazı subay ve bilim insanları da geliyordu. Deney başlatıldığında ise cihazdan garip bir tıngırdama sesi duyuluyordu. Bu ses yoğunlaştıkça da ortam bulanıklaşıyordu. Deney olarak kullanılan mahkumlar ise bir bir acı çekerek yere düşüyordu. Hatta bazı mahkumlar sıvı bir hale gelerek acı içinde öldü. Mahkumlar öldükçe ses de azalıyordu. Deney sonunda askerler cesetleri toplarken görevliler de cihazın içine yerleştirdikleri sıvıdan inceleme yapıyordu. Her deney sırasında araç çevreye de zarar veriyordu. Deneyin doğru sonuç vermesi için daha fazla gönüllü mahkum gerekliydi.
Polonya'da 2000 yıllarında cihaz "Die Glocke" için bir çok araştırma yapıldı. Cihazı ilk defa duyuran ise gazeteci Igor Witkowski olmuştur. Hatta Witkowski bunu bir kitapta anlatmıştır. Nazi subayı Jakob Sprrenberg'in ve bazı askerlerin sorgusunda gizli kayıtlar tutuldu. İngiliz yazar Nick Cook ise Die Glocke hakkında raporlar hazırlayıp, Nazi hükümetinin varlığını gizlemek için elinden geleni de yapmıştır.
Nazi subayı Jakob Sporrenberg'in anlattığına göre bu cihaz yakıt kaynağı üretiminde kullanıldı. Hatta çalışmalar sırasında da bilim insanlarının çoğu hayatını kaybetmişti. Görüntüsünden dolayı da bu cihazı Çan olarak ifade ediyordu. Cihazın yapısı 4 metre yüksekliğe ve 2,5 metre genişliğindeydi. Yapımında ise metal kullanılmıştı. Cihaz çalıştığında ise mor ve mavi rekli sis 200 metrelik alanı kaplıyordu.
Bilim insanları ise deneylerde odaya bitkiler yerleştirerek gözlem yapıyordu. Ancak bitkilerin cihaz çalıştığı an eridiğini gözlemlediler. Deney için kullandıkları mahkumların ise acı içinde öldüğünü ve kanlarının jele dönüştüğünü ifade etti. Sporrenberg'e göre cihaz bir kaç metre de olsa havalanmıştı. Die Glocke'nin içinde iki metal silindir de vardı. Silindire eklenen sıvı sayesinde de cihaz saat yönünün tersinde dönmeye başlıyordu. Bazı araştırmacılar silindir içindeki maddenin nükleer silahlarda kullanıldığını bile düşünüyor. Ancak bu henüz doğrulanmadı.
Bilim insanları deneylerinde toryum da elde etmişler. Bu toryum ise zamanla radyoaktif elemente dönüştürülmüş olabilirdi. Nazilerin tek amacı belki de buydu. Bu sayede atom bombası elde edilebilirdi. Bazı iddialara göre cihazın çevreye verdiği zarar da bilerek yapılmıştı. Hatta en korkutucu iddia ise Nazilerin cihazı seri üretime geçirerek, savaşta kullanmayı düşündükleri. Bilim insanı Otto Cerny'nin iddiası ise bu cihaz zaman makinesi olarak üretilmesi amaçlanıyordu. Cerny, 2. Dünya Savaşı'nın sonunda ABD'ye kaçırıldı. Bu cihazda bir ayna vardı ve ayna sayesinde geçmiş ve gelecek görüntülere ulaşabiliyorlardı. Bu da zaman makinesi üzerinde çalıştıklarını ifade ediyor. Şu anda Polonya'nın Ludwikowice kasabasında bulunan bu tesisin kalıntıları da mevcut. Hatta Nazi bilim insanları bu çalışmaları yaparken gizlenmek adına tüneller de inşa etmişti. Orada bulunan İngiltere'deki Stonehenge'e benzer beton yapıların neden yapıldığı ise hala açıklanamadı. Bunlarla beraber Jakob Sporrenberg'un ifadesinin de gerçek olduğunu Nazi subayı Rudolf S.'dan anlıyoruz. O da bu bilgileri verdi. Hatta cihazın kaçırıldığından bile bahsetti. Rudolf'un iddiasına göre Rus kuvvetleri tesise yaklaştığında oradaki bilim insanları tahliye edilmişti. Bir de mühendis general Hans Kammler'ın adı çok geçiyordu. Silah programının başına Hitler Hans'ı geçirmişti. Savaşın bitmesine aylar kala Hans ortadan kayboldu. Müttefik devletler bulmak için çok çalışsalar da olumlu sonuç alamadılar.
Ancak intihar ettiği düşünülerek 3 yıl sonra ölüm ilanını verdiler. Hans hakkında bir çok iddia olsa da Hans'ın 1945 yılında 600 personelle Avusturya'ya gittiğini görüyoruz. Ancak Amerikan birlikleri onların peşine düşseler bile hiçbir ize rastlayamadılar. Avusturya'nın Untersberg bölgesinden gelen resmi raporlara göre o kişilerin dağlara çıkıp ardından geri gelmediği yazıyor. Hatta 2011 yılında Untersberg'e giden Stan Wolf ismindeki yazar da bu askeri grubu gördüğünü ancak kayanın içine girip bir daha çıkmadıklarını ifade ediyor. Bir başka görgü tanığı ise askerleri gördüğünü ancak savaşın bittiğinden haberlerinin olmadığını söylediklerini iddia ediyor. Bazı kişiler bu cihazın Hans'ın yanında olduğunu zamanda gelip gittiğini iddia ediyordu.
1965 Aralık ayında gökten bir cisim Pensilvanya'nın Kecksburg köyüne düştü. Nesneyi gören kişilerin anlattıkları Jakob Sporrenberg'in anlattıklarına çok benziyordu. Hatta iddialara göre zamanda bir ileri bir geri gittikleri için yanlışlıkla Kuzey Amerika'ya indiğini düşündüler.
Benzer içerikler için buraya tıklayınız.
Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.