Bu sıradışı savaş birliğinin hikayesini sizler için derledik.
Eşi benzeri görülmemiş bir cesaret örneği olmasına karşın Amerika’nın ırkçı tutumlarından payını alan bu savaş birliği aynı zamanda caz müziğini Avrupa’ya kazandıran kişiler olarak da biliniyor.
1.Dünya savaşında mücadele eden, 191 gün süreyle diğer birliklerden çok daha uzun süre savaşmalarına ve savaşın en cesur birliklerinden biri olmalarına rağmen; Harlem Hellfighters hak ettikleri değeri 1920'lerin Amerika’sının şiddetli ve yıkıcı ırkçı tutumu nedeniyle görememişlerdir.
Amerikan tarihi açısından, Amerikalılar için oldukça yüz kızartıcı bir yer kaplayan trajik bir hadisenin bir parçası olan bu grup, yaklaşık 370.000 Afro-Amerikan ülkeleri için hayatlarından vazgeçmişlerdi.
Harlem Hellfighters bu trajik hadisenin içinde çok az bilinen ama çok büyük bir hikayeye dönüşmüştü. İlk önce 15. New York alayı olarak bilinen ancak daha sonrasında Amerika'daki ırkçılık dalgası ve ordu komutanlarının bu siyahi gruba karşı çıkması neticesinde Fransa cephelerine yollanarak Fransız ordusuna bağlı 369. piyade alayı adını almışlardı ve en sonunda da “Harlem Hellfighters” olarak bilinen milli bir muhafız alayına dönüşmüştü.
Harlem Hellfighers'ın ününe ün katan hiç şüphesiz iki başarılı üyesi bu grubun adeta kaderini değiştirmiştir.
Bunlardan biri Henry Johnson idi. Fransa'da Batı Cephesi'nin ön saflarında düşmana karşı yapılan ani harekatlar esnasında Amerikan Seferi Kuvvetleri'nin bir üyesi olarak görev aldı. Gece nöbetindeyken, 15 mayıs 1918 tarihinde, Johnson ve diğer bir asker arkadaşı Needham Roberts, tahmini olarak 12 askerden oluşan Alman bir grup tarafından ani bir saldırıya maruz kaldı. Yoğun düşman ateşi altındayken ve çok ciddi yaralar almasına rağmen Almanlara direndi. Diğer asker ağır bir şekilde yaralandığında, Johnson onun Alman güçleri tarafından esir alınmasına mani oldu.
Büyük bir cesaret örneği gösteren Johnson, düşman güçleri geri adım atıncaya kadar mücadelesini sürdürdü. Düşman güçlerinin baskınının başarılı olamamasının asıl nedeni, Johnson ve arkadaşlarının direnişi ve cesaretinden dolayıydı. Çok şiddetli mücadelelerinin etkisi, 369'uncu Piyade Alayı'nın saygınlığının ve güveninin artmasını sağladı.
Johnson eve döndüğü zaman, savaşa gidişindeki yalnızlığının tam tersine yüzbinlerce insan tarafından New York sokaklarında sevgiyle karşılanmıştı.
Johnson savaşta aldığı ciddi yaralar nedeniyle savaş öncesi sağlığına asla geri dönemedi ve karşılamada yaşamış olduğu coşkunun haricinde döndükten sonra da gerekli vefayı göremedi. Bunun sonucunda oldukça yoksul bir halde 1929 yılında öldü. Devlet, Johnson’a olan vefasını yıllar sonra gösterecekti. 1996'da mor kalp ile ödüllendirildi. 2002 yılında ise seçkin hizmet haccı ile onurlandırıldı. Sonrasında Amerika Birleşik Devletlerinin ilk Afro Amerikalı Başkanı Obama’nın göreve gelmesiyle beraber 2015 senesinde Medal of Honor ‘a layık görülmüştür.
Harlem Hellfighters’ ın bir diğer önemli konusu ise müzikti. Avrupa’yı Jazz müziğiyle tanıştıran grup olarak bir çok kaynakta örnek gösterilirler. Müzik konusunda örnek olarak gösterilen ve grubun şöhretinin artmasını sağlayan bir diğer kişi ise, yine aynı birlikte görev almış Teğmen James Reese Europa ya da diğer bir adıyla Jim Europa’dır. 1918’de Jim Europe alayı ile beraber Fransız toprağına ayak basan ilk Afrikalı-Amerikan savaş birliğinin içindeydi, ve inişe geçtikleri zaman grup, Fransa'nın ulusal marşı olan “Marsellaise” isimli bir melodiyi çaldı. Jim grubun orkestra şefiydi.
Harlem Hellfighters’ın sergilemiş olduğu bu müzik Fransızlar arasında büyük şaşkınlığa neden olmuştu. Jim Europe'un grubu Paris'in en prestijli tiyatrolarından olan Des Champs'ta konserler verdi.
Harlem savaşçılarının dağılmasından sonra Jim en yakın dostu Noble Sissle ile beraber müzik yapmaya ve Avrupa turnelerine çıkmaya devam etmiştir.
Harlem Hellfighters. Amerika’nın ünlü New York Ulusal Muhafızları'nın “Gökkuşağı Bölümü” olarak bilinen şehrin veda törenine davet edilmediler.
O zamanki liderleri Hayward, Gökkuşağında siyah renk olmadığını söyleyerek davet edilmelerine müsaade etmemiştir.
Her ne kadar savaştan dönmelerinin ardından kendilerine yönelik bu tarzda ırkçı saldırılar devam etse de günümüzde her renkten Amerika’lının büyük bir saygıyla yad ettiği bir grup haline gelmiştir.
Benzer içerikler için buraya tıklayınız.
Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.