Günümüzde hayatımıza yerleşmiş birçok davranışın kaynağı tarihin derinliklerinde saklıdır.
Gelinliklerin neden beyaz olduğunun cevabını da yüzyıllar öncesinde bulabiliriz.
Eski Roma dönemlerinde giyilen gelinlikler sarı renkliydi. Bu sarı renk gelinliyle kızlar sarı renkte peçe de takıyordu. O dönemlerde kızların takmış olduğu bu peçeler takan kişinin evli mi bekar mı olduğunu gösteriyordu.
Zaman geçip Ortaçağ zamanlarında gelindiğinde gelinliğin renginden ziyade tasarımına önem verilmeye başlandı ve herkes kendi zevkine göre şaşalı gelinlikler diktiriyordu.
Gelinliklerde beyaz rengin yaygınlaşması 16. yüzyıl dönemlerine dayanıyor. Bu dönemde kraliyet ailesi mensupları düğünlerinde gümüş rengi gelinlik giyerek soyluluğunu vurgularlardı. Kraliçe Victorya gümüş gelinlik giymeyi redderek beyaz bir gelinlik tercih etti ve beyaz gelinlik modası böylece başladı. Dönemin önde gelen yazarları da beyaz renginin masumiyeti temsil ettiğini vurgulamasıyla genel bir algı oluşmaya başladı. Sonrasında gelinlikler beyaz olarak üretilmeye başlandı.
16 Yüzyıl topluluklarında bir kızın evlenebilmesi için bekaretini korumuş olması, yani olabilecek bütün kirlerden arınmış olarak evlenmesi istenirdi. Beyazlık dokunulmamışlığı, temizliği, bekareti temsil etmekteydi. Dönemin kızları beyaz gelinlik giyerek bir anlamda da temiz olduklarının altını çiziyordu.
O dönemde gelinlikle ilgili birçok batıl inanç bulunmaktaydı. Örneğin bir inanca göre, damat gelini düğünden önce gelinlikle görmemesi gerekir, gelin düğünden önce gelinliği giymemesi ya da kızın kendi gelinliğini kendisinin dikmemiş olmaması gerektiğine inanılırmış. Bu batıl inançların bir kısmı hala devam etmektedir.