Numan Kurtulmuş: "Enflasyon artışının Türkiye ekonomisi, özellikle vatandaşımızın üzerindeki etkilerinin farkındayız. Hükümet gerekli tedbirleri almak için gece gündüz çalışıyor"
Dünya ekonomisinin, Kovid-19 salgını nedeniyle uzunca süredir ilk kez karşılaşılan ciddi belirsizlikler, güçlü kaoslar ve krizlerle karşıya kaldığını söyleyen Kurtulmuş, yaşanan sürecin yalnızca ekonomik değil aynı zamanda siyasi, sosyal ve askeri köklü değişiklikleri de gündeme getirdiğini dile getirdi.
Ocak 2020'den itibaren küresel ekonominin her alanını etkileyen gelişmelerin yaşandığını hatırlatan Kurtulmuş, tedarik zincirlerinin kırılmasının ve buna bağlı olarak emtia fiyatlarındaki yüksek artışın bütün dünya ekonomilerini etki altına aldığı bir dönemden geçildiğini ifade etti.
Enerji ve gıda fiyatları ile lojistik ve navlun fiyatlarındaki olağanüstü yükselişlerin, dünya ekonomisinde ciddi fiyat artışlarına neden olduğunu belirten Kurtulmuş, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın yarattığı krizin, dünya piyasalarında özellikle enerji ve gıda fiyatlarındaki artışı körükleyen temel nedenlerden olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, Türkiye'nin, Ukrayna ve Rusya'ya ait tahılların dünya piyasalarına çıkabilmesi için güvenli bir koridor oluşturulması konusunda üzerine düşen çalışmayı titizlikle yerine getirdiğine işaret etti.
"Güçlü olduğunu zannettiğimiz ekonomilerde bile resesyon riski ortaya çıktı"
Son 35-40 yılın en yüksek küresel enflasyonuyla karşı karşıya kalındığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Yaklaşık yüzde 6,7'lik enflasyon dünya ekonomisinin on yıllar boyunca karşılaşmadığı son derece yüksek bir rakam hatta buna paralel olarak ABD de dahil olmak üzere güçlü olduğunu zannettiğimiz ekonomilerde bile resesyon riskinin ortaya çıktığı ve bu konuların konuşulmakta olduğunu görüyoruz." dedi.
Bu dönemle birlikte bir gerçeğin daha yakından gözlemlendiğine işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Artık dünya ekonomisi, ulusal ekonomiler ile çok iç içe geçmiş, dünyadaki herhangi bir yerdeki ekonomik gelişme, dünyanın bütün ülkelerini ve bütün ekonomilerini etkiler hale gelmiştir. Bu anlamda Rusya'ya yapılan yaptırımların da dünya ekonomisindeki bu olumsuz gelişmeleri fevkalade ciddi şekilde etkileyen bir fonksiyon icra ettiğini hep beraber görüyoruz. Yine bütün bunların sonucu olarak küresel ekonomide maalesef ciddi bir yavaşlama ortaya çıktı. 2022 için küresel ekonomideki büyüme yüzde 4,5'ten yüzde 3 seviyelerine indirildi. Bu gelişmelerin dünyada herhangi bir ekonomiyi etkisi altında bırakmaması mümkün değildi. Hiç kuşkusuz Türkiye de bundan etkilendi."
Bu süreçte Türkiye ekonomisinde 3 temel alanda titizlikle çalıştıklarını anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Aralık 2021'den itibaren dövizde ortaya çıkan olağanüstü oynaklık ve yükselişin, polarizasyonun dengelenerek, Türk parasının özendirilerek bunun bir şekilde önlenmesi ile ilgili çalışmaları hükümet sürdürmektedir. Enflasyon artışının Türkiye ekonomisi, özellikle vatandaşımızın üzerindeki etkilerinin farkındayız. Hükümet gerekli tedbirleri almak için gece gündüz çalışmaktadır. Bu amaçla kısa, orta ve uzun vadede alınacak tedbirlerin her birisi detaylı olarak çalışılmakta ve bunların ekonomi üzerindeki etkilerinin bir an evvel ortadan kaldırılması için mücadele verilmektedir. Bu çerçevede özellikle pandemi sonrasında ortaya çıkan süreçte gıdada, enerjide ve konut alanında arz güvenliğini artıracak ve böylece üretim maliyetlerini de düşürerek orta vadede enflasyonun etkilerini azaltacak çalışmalarının üzerinde yoğunlaşmamaktadır. Yine uzun vadeli enflasyonun etkilerini azaltmak için katma değeri yüksek alanlar özendirilmekte, buradaki çalışmalara odaklanılmakta ve özellikle Ar-Ge ve yerli üretim desteklenmeye çalışılmaktadır."
Vatandaşın alım gücündeki azalma ve gerilemeye de değinen Kurtulmuş, "Hükümet, dar ve sabit gelirlilerin alım gücünü artırabilmek için birtakım tedbirleri almaktadır. Örneğin daha dün kabine toplantısından sonra Sayın Cumhurbaşkanımız, vatandaşlarımızın alım gücünü olumlu şekilde etkilemek için işçi ve memur emeklilerine ve çalışanlarına ayrıca asgari ücretle hayatlarını idame ettirmek durumunda olanlara yapılacak çalışmalardan bahsetmiş ve önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu her iki alandaki vatandaşlarımıza da ücretlerindeki iyileştirilme ile alım güçlerini yukarıya çıkartacak çalışmalar gerçekleşecektir." ifadelerini kullandı.
"Dünyada birçok ekonomi ek bütçe yapma gereği duydu"
Kurtulmuş, fiyat değişmelerine paralel olarak dünyada birçok ekonominin ek bütçe yapma gereği duyduğunu belirterek, Almanya, Finlandiya, Güney Kore ve Japonya'yı örnek verdi. Brent petrol fiyatlarındaki artışa dikkati çeken Kurtulmuş, Türkiye'nin petrolü ve doğalgazı olan bir ülke olmadığını, bu anlamda bütçeyi revize etmek mecburiyetinde kalındığını söyledi.
Enflasyon karşısında vatandaşları ezdirmemek için böyle bir bütçe ayarlamasına gidildiğini anlatan Kurtulmuş, "Bu ek bütçe vatandaşlarımıza, dar ve orta gelirli vatandaşlarımıza, alt gelir gruplarına doğrudan doğruya yapılacak olan desteklerin karşılanabilmesi, finanse edilmesi için TBMM'ye getirilen bir bütçedir, Meclis'ten bu konuda izin talep edilmektedir." diye konuştu.
Bu ek bütçenin nereden karşılanacağına ilişkin Kurtulmuş, "Bu bütçenin tamamı; hiçbir şekilde vatandaşımıza ilave vergi konulmadan, vatandaşımızın vergi miktarlarını artırmadan, güçlü büyümenin getirmiş olduğu vergi miktarlarındaki artışlarla karşılanacaktır. Ayrıca 'Ek bütçenin ne kadarı faize gidiyor?' sorusu da geliyor. Bu ek bütçenin sadece yüzde 8,3'ü faize gidiyor." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, "Bu hükümetin bütçe ve ek bütçe üzerindeki temel görüşü; Türkiye'nin ana istikameti olan 'Yeniden Güçlü Büyük Türkiye' istikametinden ayrılmadan hızlı bir şekilde yürümesini sağlamaktır." dedi.
"İlave 5 milyonluk istihdamla Türkiye pandemi öncesindeki seviyelere tekrar geri döndü"
2022'nin ilk çeyreğinde ekonominin yüzde 7,3 büyüdüğünü, toplam ihracatın 248 milyar lira olduğunu bu rakamla birlikte Türkiye'nin dünyadaki küresel ticaretin yüzde biri seviyesine çıktığını hatırlatan Kurtulmuş, "İftihar edeceğimiz bir tablo da; ağır pandemi şartlarına rağmen toplam istihdamın 30,4 milyona çıkarak ilave 5 milyonluk istihdamla Türkiye'nin pandemi öncesindeki seviyelere tekrar geri dönmüş olmasıdır. Bu OECD rakamıdır." diye konuştu.
-AA-