Günümüzde, dünya genelinde pek çok ülkede doğum oranları düşmektedir. Ancak hangi ülkenin bu alanda en düşük değerlere sahip olduğunu merak edenler için, karşımıza çıkan çarpıcı veri, dünyanın en az doğuran ülkesinin buluşma noktası olan Monako’dur. Monako, sahip olduğu bir avuç nüfusla birlikte, yaşam kalitesi ve refah düzeyi açısından önemli bir örnek teşkil edebilir. Bu küçük prenslikte, her 1.000 kişi için yalnızca 7 doğum gerçekleşirken, bu durumun arka planındaki nedenler, sosyoekonomik, kültürel ve dini faktörlerin bileşimi gibi karmaşık bir yapıda şekilleniyor. Peki, Monako'da çocuk sahibi olmama sebepleri nelerdir? İşte bu sorunun yanıtına geçmeden önce, ülkenin genel özelliklerine ve kültürel yapısına göz atmakta fayda var.
Monako, Avrupa'nın en küçük ülkelerinden biri olmasının yanında, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olarak da dikkat çekiyor. Kişi başına düşen gelir, uluslararası standartların çok üzerinde. Bu refah düzeyi, bazı potansiyel ebeveynlerin çocuk sahibi olmaktan kaçınmalarına yol açıyor. Ekonomik güvenliğin yüksek olması, birçok bireyin kariyerine odaklanmasına ve bunun yanında aile kurmaktansa daha fazla maddi olanağa sahip olmayı tercih etmelerine neden olabiliyor.
Monako'da bulunan birçok kişi, büyük yerleşim alanlarında yaşamanın getirdiği lüks yaşam standartlarına ve sosyal konfor alanlarına sahip. Bu yaşam tarzı, hem bireysel hem de ailevi beklentileri etkilerken, çocuk sahibi olmanın getirdiği sorumluluklar, pek çok insanı çocuk sahibi olmaktan alıkoyuyor. Ayrıca, Monako’daki konut fiyatları oldukça yüksek. Bu durum da, potansiyel ebeveynlerin çocuk sahibi olma kararını etkilemekte. Küçük bir alan içindeki yüksek yaşam maliyetleri, aile kurmayı düşünülen çiftleri düşünmeye yönlendiriyor.
Monako, kültürel olarak da çocuk sahibi olmayı etkileyen ilginç bir yapıya sahip. Çocuk yetiştirmenin getirdiği sosyal beklentiler, bireylerin yaşam tarzlarının bir parçası haline gelmiştir. Boş zamanlarını değerlendirme biçimleri ve sosyal aktiviteleri, bireylerin çocuk sahibi olmadan da mutlu olabilecekleri bir yaşam sürmelerine ortam tanıyor. Monako’da yaşamaya karar veren bireyler, genellikle sosyal hayatın aktif olduğu, sürekli eğlence ve gezi imkanlarının bulunduğu bir yaşam tarzını benimseyen insanlardır.
Bu durum, özellikle genç çiftlerin ve bireylerin, çocuk sahibi olmak yerine hayatlarını özgürce yaşama tercihlerini benimsediğini göstermektedir. Çocuk sahibi olmanın sosyal normlar olarak algılanmadığı Monako, yüksek eğitim düzeyine sahip genç yetişkinlerin daha fazla kariyer odaklı yaşam tercihleriyle de dikkat çekiyor. Eğitim, kariyer ve kişisel gelişim, çoğunlukla çocuk sahibi olmaktan daha öncelikli bir hedef olarak beliriyor. Ebeveynliğin getireceği sorumluluklar ve belirsizlikler de dikkate alındığında, çocuk sayısının azalmasına katkıda bulunan önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Sonuç olarak, dünya genelinde Monako en düşük doğum oranına sahip ülke konumundadır. Sosyoekonomik durumu, kültürel anlayışları ve bireylerin yaşam tercihlerinin birleşimi, çocuk sahibi olmanın neden bu kadar az tercih edildiğini açıklıyor. Ekonomi, yaşam kalitesi ve sosyal normların birleşimi, Monako gibi zengin ülkelerde çocuk sahibi olmanın önündeki engelleri artırmaya devam ediyor. Bu küçük prenslik, yalnızca düşük doğum oranlarıyla değil, aynı zamanda bireylerinin yaşam koşulları ve tercihleriyle de dikkat çekmeye devam ediyor.