Biden'ın olası bir rakibinin teoride bağımsız ama kendisine bağlı Adalet Bakanlığı tarafından soruşturulması, ABD'deki kutuplaşmayı artırdı ve yaşanacak gerilimi erkene çekti.
Av. Yunus Emre Erdölen, Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın sakladığı belgeleri ve evinin FBI tarafından basılmasını hukuki ve siyasi açılardan AA analiz için kaleme aldı.
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) 37. Başkanı Cumhuriyetçi Richard Nixon, 9 Ağustos 1974 tarihinde istifa etti. İstifa sebebi, rakibi Demokrat Partinin üst düzey isimlerinin toplantı yaptığı oteli dinleterek, başkanlık gücünü hukuksuz bir şekilde siyasi amaçlar uğruna kullandığının ortaya çıktığı Watergate skandalıydı. Richard Nixon'ın istifası Watergate skandalının büyümesini engellemedi. Richard Nixon, istifasının ardından başkanlık döneminde düzenlediği, imzaladığı, üzerinde çalıştığı belgeleri ABD hükümet yetkililerine vermeyi reddetti. Bunun üzerine ABD Kongresi özel bir yasa kabul ederek Nixon'da bulunan 42 milyon belgenin ve toplamda 880 saatlik ses kaydının ABD hükümetine verilmesini öngördü. Nixon, yasanın anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü ve Yüksek Mahkeme'ye başvurdu. Mahkeme iddialarını reddedince Nixon da belgeleri yetkililere vermek zorunda kaldı.
Richard Nixon’ın miras bıraktığı yasa uzun bir süre daha Trump’ın başına bela olacağa benziyor. Nixon’ı kendisinden sonra göreve gelen başkan affetmiş, sanık sandalyesinden kurtarmıştı, fakat Trump’ı affedecek kimse yok.
1975'te Kongre, her skandalda böyle bir olay yaşamamak için "Başkan Kayıtları Yasası" adında genel bir yasa kabul etti ve ABD başkan ve yardımcılarının görevdeyken düzenlediği her türlü belgenin özel olarak korunması öngörüldü. Yasaya göre başkan her türlü belgeyi görevi bittikten sonra Ulusal Arşive teslim etmek zorundaydı. Ulusal Arşivin gizli ve önemli belge olarak tanımladığı belgeler ise kamuya en az 5 sene kapalı bir şekilde arşivlenecek, yani görevi bırakan başkanın belgeler üzerinde bir mülkiyeti söz konusu olmayacaktı.
Bu yasa 8 Ağustos 2022'de ABD'nin 45. Başkanı Donald Trump'ın Florida'daki malikanesinin ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından basılıp aranmasına kadar pek gündeme gelmemişti. Fakat Trump'ın gizli belgeleri evinde sakladığının ortaya çıkmasıyla yeni bir federal soruşturmanın konusu olması Nixon'ın mirası olan bu ilginç yasayı yeniden hatırlattı.
İlk derece mahkemesi Trump’a siyasi yasak verse bile Yüksek Mahkemenin açık içtihadı gereğince bu başkan adaylığını engellemeyebilir, Trump başka bir pozisyon için aday olamazken, hala başkan adayı olabilir.
Adalet Bakanlığı ve FBI'ın ortak yürüttüğü soruşturma kapsamında FBI, Trump’ın yasalara göre Ulusal Arşive vermesi gerektiği belgeleri Florida’daki evinde hukuka aykırı bir şekilde tuttuğundan şüphelendi. Şüphelerin açıklandığı detaylı bir arama emri hazırlandı. Adalet Bakanı Merrick Garland, bu kararı bizzat onayladı ve FBI Florida’daki federal bir mahkemeye başvurdu. Yargıç, arama kararını onayladı ve ardından FBI 8 Ağustos’ta Trump’ın Florida’daki malikanesine baskın düzenledi.
FBI, arama sonucunda 10 kutu belgeye el koydu, Trump’ın özel kasasına girdi, Melania Trump’ın dolaplarını dahi aradı. The Washington Post’un iddiasına göre, FBI’ın arama emri özel olarak Trump’ın Beyaz Saray’dan evine getirdiği gizli nükleer silah belgeleriyle alakalıydı. ABD Yüksek Mahkemesi kararlarına göre, güvenlik güçleri hukuka uygun bir emir neticesinde yaptıkları aramada başka suça ilişkin delilleri ilk bakışta fark ederse bu delillere de el koyabilir ve soruşturmanın kapsamını genişletebilir. Bu nedenle FBI’ın el koyduğu deliller sadece Trump’ın belge saklama suçunu işlediği iddiasıyla ilgili olmayıp vergi kaçakçılığından seçimlere müdahaleye kadar geniş bir suç listesiyle ilişkilendirilebilir.
Arama kararı, 12 Ağustos’ta mahkeme kararıyla yayınlandı. Bu karara göre Trump, Casusluk Yasası’ndaki belge gizliliği hükümleri dahil, hapis cezası öngörülen en az 3 federal yasayı ihlalle suçlanıyor. FBI’ın elde ettiği belge listesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hakkında bir dosya ve 11 adet "gizli bilgi" etiketli belge kutusu bulunuyor.
Sadece Trump’ın evinin aranmasından bir hafta önce New York Times yazarı Maggie Haberman’ın yeni çıkacak kitabında yer verdiği "Trump çalışanlarının veya aile üyelerinin çektiği düşünülen fotoğraflar" da soruşturma kapsamında olabilir. Haberman’ın paylaştığı fotoğraflara göre, Trump, düzenlediği belgeleri bir kez Beyaz Saray'da ve bir kez de başkanlık uçağında yırtıp klozete atıyor ve sifonu çekerek imha ediyor. Eğer Trump’ın saklanması gereken federal belgeleri imha ettiği de ispatlanırsa verilecek ceza da ağırlaşacaktır.
ABD yasalarına göre, saklanması gereken federal belgelerin gizlenmesi veya imha edilmesi suçunun işlenmesinin cezası 3 yıla kadar hapis ve bir daha herhangi bir siyasi pozisyona aday olamama yaptırımı, bir diğer deyişle siyasi yasak. Trump, eğer FBI’ın elde ettiği bulgulara göre federal bir mahkeme tarafından kendisine yöneltilen suçları işlediği değerlendirilirse hapis cezası ve siyasi yasak yaptırımına tabi tutulabilir. Fakat ABD Yüksek Mahkemesinin içtihadına göre, başkan olabilme yeterliliği koşulları anayasa değişikliği dışında herhangi bir yöntemle ağırlaştırılamaz, herhangi bir yasa nedeniyle başkan adaylığı engellenemez. Bu sebeple ilk derece mahkemesi Trump’a siyasi yasak verse bile Yüksek Mahkemenin açık içtihadı gereğince bu başkan adaylığını engellemeyebilir, Trump başka bir pozisyon için aday olamazken, hala başkan adayı olabilir.
Zamanında e-postalarını silen Hillary Clinton hakkında da Cumhuriyetçiler bu yaptırımın uygulanmasını talep etmişse de Demokrat görüşe yakın hukukçular bu gerekçelerle verilecek siyasi yasağın başkanlık makamını etkilemeyeceğini ileri sürmüştü. Bu nedenle ABD için bu tartışma pek de yeni değil.
Bu tartışmayı bir kenara koysak bile 2024 Kasım ayında gerçekleştirilecek başkanlık seçimlerine kadar Trump’ın her türlü iddiayı reddedecek şekilde savunma yapacağı çetrefil bir davanın sonuçlanması ve kesinleşmesi yüksek bir olasılık değil.
Cumhuriyetçiler, aramanın yapıldığı andan itibaren bu operasyonun Trump’ın 2024 adaylığını engellemek isteyen derin devlet güçlerinin siyasi bir hamlesi olduğunu ileri sürdü. ABD’nin üçüncü bir dünya ülkesi veya "muz cumhuriyeti" olmadığını söyledi ve Biden’ı "Marksist, komünist, diktatör taktikleri" uygulamakla suçladı. Trump’ın gelini Lara Trump, FBI’ın yakın zamanda 2024 adaylığını açıklayacak Trump’ı engellemek için harekete geçtiğini, Trump’ın avukatları ise FBI görevlilerinin sahte delil yerleştirdiğini iddia etti.
Demokratlara göre ise bu operasyon bir hukuk devleti olmanın gerekliliği. Arama emrini veren FBI başkanını göreve getiren kişi Donald Trump, onaylayan ise Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu 2018 yılındaki Senato.
Cumhuriyetçiler, arama emrinin bizzat Adalet Bakanı Garland tarafından onaylandığını ve Garland’ın da Obama tarafından 2017 yılında boşalan Yüksek Mahkeme yargıçlığı makamına aday gösterilen, Cumhuriyetçilerin engellenmesi üzerine bir sene boyunca aday statüsü bekletilen ve en sonunda atanamayan biri olduğunu ileri sürüyor. Demokratlar da siyasi adayların sorgulanma süreçlerinin bizzat bakan tarafından onaylanmasının Trump döneminden kalan bir teamül olduğunu söylüyor.
Aramadan 3 gün sonra Ohio’da FBI’ın ofisine silahlı bir saldırı düzenlendi, saldırgan olay yerinde öldürüldü. Trumpçı ve Cumhuriyetçiler yargılama sürecinin "siyasi" olduğunu düşünürken, Demokratlar bu sürecin tamamen hukuki olduğunu savunuyor. FBI aramasının neden 2 sene geciktiği konusu ise yanıtsız.
Halihazırda Trump ile Biden’ın 2024’te tekrar karşı karşıya gelmesi hileli seçim iddialarını, seçim sonuçlarını reddetme gibi alışkanlıkları tekrar alevlendirecekken şimdi Biden’ın olası bir rakibinin teoride bağımsız, ama kendisine bağlı Adalet Bakanlığı tarafından soruşturulması ABD’deki kutuplaşmayı artırdı ve yaşanacak gerilimi erkene çekti.
Trump soruşturmasının neticesi meçhul. Vergi kaçakçılığı, Georgia eyaletinde seçimlere müdahale gibi dava süreçlerinin de öznesi olan Trump, ceza almazsa mağduriyet söylemiyle seçmen kazanabilir, Cumhuriyetçi rakiplerini rahatça ön seçimde eleyebilir, fakat bir ceza alırsa kendisini birden siyasi yasak tartışmalarının içinde bulabilir.
Richard Nixon’ın miras bıraktığı yasa uzun bir süre daha Trump’ın başına bela olacağa benziyor. Nixon’ı kendisinden sonra göreve gelen başkan affetmiş, sanık sandalyesinden kurtarmıştı, fakat Trump’ı affedecek kimse yok.
-AA-