Tıbbi biyoloji ve genetik uzmanı olan Prof. Dr. Serakıncı, COVID kaynaklı ölüm oranlarının %1,3'lere kadar inmeye başladığını belirterek, "Kovid-19 ölüm oranları, influenzanın tarihsel evrimindeki şekilde…
Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar'ın "manevi kızı" ve tıbbi biyoloji ve genetik uzmanı KKTC Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Nedime Serakıncı, SARS, MERS, kuş gribi, influenza salgınlarında aktif görev yaptı. Uzun yıllar HIV virüsünün de arasında olduğu retrovirüslerün gen analizleri ve yaşam döngüleri üzerine Danimarka'da 18 yıl araştırma yapan Serakancı, İtalya Sağlık Bakanlığına da AR-GE konusunda bilimsel danışmanlık verdi.
Doktora çalışmalarının bir bölümünü ve profesörlüğe uzanan akademik çalışmalarını Danimarka'da yürüten Serakıncı, 4 yıl Türkiye'de çalıştıktan sonra tecrübelerini KKTC'ye taşıdı.
KKTC'de domuz ve kuş gribini ilk teşhis eden doktor olan Serakıncı, 10 yıllık çalışmalarının ardından iki yıl önce başlayan Kovid-19 salgınıyla beraber oluşturulan KKTC Başbakanlığı Bilim Kurulu üyesi olarak görev yaptı.
Ersin Tatar'ın KKTC Cumhurbaşkanı olmasının ardından sağlık danışmanı olarak göreve başlayan Serakıncı, Kovid-19'la mücadele sürecinin başarıyla yürütülmesinde Sağlık Bakanlığı ve Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi'nin çalışmalarına destek verdi.
Nedime Serakıncı, KKTC'deki Kovid-19 salgın süreci ve moleküler biyoloji alanındaki 30 yılı aşkın tecrübesi ışığında salgının bundan sonraki sürecine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
KKTC ile benzer coğrafya, iklim koşulları ve nüfusa sahip olan ülkeleri sürekli takip ederek karşılaştırmalar yaptığını ve içlerinde en başarılı ülkenin KKTC olduğunu belirten Serakıncı, "Vaka sayımız aynı gitmekle beraber 10'da bir oranında daha az ölüm yaşadık. Ayrıca moleküler biyoloji alanında ve önceki salgın tecrübelerimden faydalanarak çok farklı hesaplar yapma şansım oldu." dedi.
Nedime Serakıncı, Kovid-19 salgının, önümüzdeki süreçteki seyrine ilişkin soru üzerine, hiçbir virüsün ve bakterinin yok olmadığına, sadece sessizleştiğine işaret ederek, "Var olan hiçbir şey yoktan var olmadığı gibi yok da olmuyor. Ama nedir? Biz onunla, o da bizimle yaşamayı öğrenir. Bu süreç yaklaşık 3 yıl sürer. Nasıl ki influenza ve gribe alıştık, grip aşılarına rağmen yine grip oluyoruz ve her yıl ölenler oluyor, Kovid-19'da da benzer bir süreci gözlemliyoruz.
Bu görüşten yola çıkarsanız 2019 Aralık'ta çıkan Kovid-19'un, 2022 sonunda artık 'bizimle birlikte yaşamayı öğrenmeye' doğru gitmesini beklemek yanlış olmaz. Salgının sürecine ilişkin yüzde 100 net cevabı hiçbirimiz bilmiyoruz ama genel anlamda bütün dünya için 2022 Aralık'ta artık özel sağlık sorunları, kronik hastalığı olanlar olanlar hariç, virüsle birlikte hatta maskesiz yaşamayı öğrenmiş olacağımızı düşünüyoruz. Belki 3-5 hafta kayma olabilir ama o süreçte bir rahatlama olmasını öngörüyoruz." diye konuştu.
Kovid-19 ile influenza salgınlarının seyrini karşılaştıran Serakıncı, şunları kaydetti:
"Kovid-19, ilk başlangıçta çok saldırgandı ancak konakçısı olan insanı öldürdüğünde kendisi de yok olacağından modifiye olmaya başladı ve daha az şiddetli daha çabuk ulaşan, daha çok tutunan ama öldürmeyen tiplerine doğru evrildi. 1918'deki İspanyol gribi olarak bilinen ve yaklaşık 3 yıl süren influenza salgınından etkilenen 500 milyonluk dünya nüfusunun yaklaşık 50 milyonu hayatını kaybetti. Günümüzde John Hopkins Üniversitesi Koronavirüs Merkezi verileri ve birçok diğer veri tabanı baz alındığında, 65 yaş üstü ve kronik hastalarda influenza kaynaklı ölümler, dünya nüfusunda yaklaşık yüzde 1,8 oranında hesaplanırken Kovid-19 kaynaklı ölüm oranlarının, veri bankalarına bildirilen ülkeler bazında bakıldığında yüzde 1,3'lere doğru inmeye başladığını görüyoruz.
Delta varyantı için ölüm oranları 100 bin kişide 180 iken Omicron varyantı ile birlikte yüzde 60 oranında azalarak 100 bin kişide 72'ye kadar geriledi. Dolayısıyla Kovid-19 ölüm oranları, influenzanın tarihsel evrimindeki gibi düşüşe geçti. Bu gerilemede aşılamanın da büyük etkisi oldu. Bu verilere göre de 2022 Aralık'ta artık virüsle birlikte, maskesiz yaşamayı öğrenmiş olacağımızı öngörüyoruz. Bu süreçte, aşılama ve kişisel tedbirlere dikkat edilmesi gerektiği unutulmamalı. Süreç sonunda da aynen gripte olduğu gibi kendimizi korumaya ve bulaştırmamaya dikkat etmemiz gerekecek." (AA)