Çin ve Rusya, Kuzey Kore yaptırımlarını veto nedeniyle 8 Haziran'da BM Genel Kuruluna "hesap verecek"
Çin ve Rusya'dan, Kuzey Kore'ye balistik füze denemeleri nedeniyle yaptırımların artırılmasını isteyen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) karar tasarısını veto etmeleri nedeniyle, BM Genel Kurulunda savunmaları istenecek.
Küresel barışın garantörleri olması beklenirken veto haklarıyla çoğu zaman BM Güvenlik Konseyini işlevsiz hale getiren daimi 5 üye ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa'ya veto kullanımda "hesap soracak" bir mekanizmayı hayata geçiren BM Genel Kurulu, 8 Haziran'da toplanacak.
BM 76. Genel Kurul Başkanı Abdullah Shadid, 193 üyeli kurulu toplayarak, Rusya ve Çin'den veto kararını savunmasını isteyecek.
Çin ve Rusya, Kuzey Kore'ye balistik füze denemeleri nedeniyle yaptırımların artırılmasını isteyen ABD'nin sunduğu BMGK karar tasarısını 20 Mayıs'ta veto etti.
BM Güvenlik Konseyi, Pyongyang'a nükleer programı nedeniyle yaptırımlar uygulamaya başladığı 2006 yılından beri ilk kez Çin ve Rusya'nın veto kararıyla Kuzey Kore konusunda bölündü.
Veto nedeniyle kabul edilmeyen tasarıda, Kuzey Kore'ye yıllık ham petrol ihracatının 1 milyon varil azaltılarak 3 milyon varile düşürülmesini, rafine petrol ihracatının ise 125 bin varil azaltılarak 375 bin varile düşürülmesi isteniyordu.
BMGK'de bir tasarının kabul edilmesi için 15 üyeden en az 9'unun lehte oy vermesi, daimi üyeler ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa'dan da herhangi birinin veto yetkisini kullanmaması gerekiyor.
Kuzey Kore'ye tütün ve tütün mamulleri ihracatının yasaklanmasını öngören tasarı, Kuzey Kore'nin mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünlerinin ihracatını da yasaklamayı hedefliyordu.
Tasarıyla aynı zamanda Kuzey Kore istihbaratıyla ilişkili olduğu belirtilen bilgisayar korsanı Lazarus Group'un mal varlıklarının dondurulması da öngörülüyordu.
ABD'ye göre, Kuzey Kore bu yılın başından beri 6'sı kıtalararası olmak üzere 23 balistik füze denedi.
Çin ve Rusya, bir süredir Kuzey Kore'deki insani durumu gerekçe göstererek, yaptırımların artırılması yerine hafifletilmesini savunuyordu.
-AA-