CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Sanayicimiz enerji faturalarında sürprizlerle karşı karşıya kalmayacak” dedi.
Türkiye bir değişiklik olmazsa Haziran 2023’te seçime gidecek. Hükümetin enerji politikaları hakkında “Altılı Masa” adıyla anılan Millet İttifakı partilerinin yetkililerinden Ana muhalefet partisi CHP Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın’ın, enerji konusunda kendisine yönetilen sorulara cevapları şu şekilde oldu:
“Türkiye’de enerjide şu anda en önemli sorun AKP iktidarıdır. İktidarın yanlış, plansız, programsız politikalarıdır... Bu yüzden vatandaşlarımız enerji buhranı yaşıyor. Buhran; elektrik fiyatlarının, doğalgazın, mutfak tüpünün, kısacası vatandaşımızın en temel ihtiyacını artık ödenemez duruma gelmesinin sonucu. Bu politikaların yanlışlığı nedeniyle fiyatlar pahalanıyor.”
“Yenilenebilir enerjiye, dışa bağımlı olmadığımız yatırımlara yeteri kadar destek verilmedi. Mış gibi yapıldı. Sonunda dışa bağımlı, fiyatların çok yüksek olduğu bir noktadayız. Üstüne üstlük neredeyse tamamı özelleştirilmiş sektör vatandaşı müşteri gibi gördü ve sonuç pahalılık. Bir özel şirket kâr amaçlı hareket eder. Kamunun rolü net belli değilse bütün fiyat, zam, sıkıntı vatandaşın sırtına biner.”
“Plansız, programsız enerji politikaları nedeniyle neredeyse tamamı özelleşmiş, kamunun rolünün ortadan kalkmış olduğu bir sistemde, insan hakkı olan enerjiye ulaşmanın neredeyse zor olduğu, faturaların ödenemez durumda olduğu bir noktaya geldik. Türkiye’de enerji faturaların bu kadar yüksek olmasının en önemli nedeni kamunun rolünü ortadan kalkmış olması. 85 milyon nüfusumuzun 85 milyon müşteri olarak gösterilmesi.”
“Enerjide kamunun rolünün net belli olması lazım. Dağıtım şirketine gerekli denetimleri yapmazsanız, kendisi istediği gibi at koşturursa, “Efendim yandaş şirketlerdir, nasılsa kazanıyorlar, saraya da yakın…” vs. deyip vatandaşı elektrik dağıtımdan mahrum ederseniz burada kamunun rolünü hiçe saymış olursunuz. Bu kurallar aslında sözleşmelerde var. Ancak bunları denetleyen yok. Bunların üzerine giden yok, ceza da yok.”
“Biz şunu söylüyoruz: Asgari enerjiye erişim, temel bir insan hakkıdır. Doğal bir haktır. Temel bir hak olan enerjiye ulaşım hakkı kapsamında enerji faturalarını ödeyemeyen vatandaşlarımızın kış aylarında elektrik ve doğalgazı kesilmeyecek”
“Çok yerde var. Mesela ne yapılıyor, insanların asgari yaşam standartlarını sağlamaları için bir voltaj düşüklüğü uygulanıyor ve insanlar kendi temel ihtiyaçlarını bir şekilde karşılayabiliyor. Bunu biz de yapacağız. Biz kamunun rolünü, vatandaş nezdinde şirketlere hissettireceğiz. Gerekirse kurallara uymayan şirketlerin işletme haklarını feshedeceğiz.”
“Bütün dünyada, gelişmiş ülkelerde var bu. Eğer insan hakkıysa enerjiye ulaşılması, ödenebilir şartlarda olması gerekiyorsa; o zaman vatandaşın parası yok diye karanlığa mahkum edilemez. Bu kadar. Ne yapılır? Bir uyarı anlamında voltaj düşüklüğü yapılır. Başka ne yapılır? Bir enerji fonu aracılığıyla sistem oluşturulur ve bu sistem üzerinden o enerji faturaları ödenir.”
“Evet, onun gibi. Ama bir insan hakkı olduğu için, bunu bir şekilde devlet olarak yerine getirmeniz gerekiyor. Biz bunu yapacağız. Dünyanın bütün ülkelerinde kullanılıyor bu yöntem. Aynı zamanda kademeli tarife var. Kademeli tarife sosyal tarife olmalı. Bunu biz defalarca söyledik. Elektrikteki kayıp, kaçak oranları düşürülerek faturalara yansıtılan kayıp kaçak yükü aynı oranda azaltılmalı. Ancak yapmıyor.”
“Enerjide arz güvenliğini sağlayıp düşük maliyetli elektrik enerjisine ulaşmak için etkin bir piyasa yapısına ihtiyaç var. Bu etkin piyasa yapısını da biz kuracağız. Kamunun denetimdeki etkinliğini artıracağız. Siyasette enerji bir tercih. Siz bu tercihi vatandaştan yana mı kullanacaksınız, yoksa şirketlerden yana mı? Şu anda iktidar bunları şirketlerden yana kullanıyor. Vatandaşı da bir müşteri gibi görüyor. Şirketlerin sadece parayı alıp, yatırım yapmadan bunu başka noktalara kanalize etmeleri; sonunda faturaların yükselmesine, enerji hatlarındaki teknolojik bakımların yapılmamasına, alt yapının bozulmasına neden oluyor.”
“İktidarın dediğine göre bizim günlük 300 milyon metreküp doğalgaz tüketimimiz var ama buradan günde 10 milyon metreküp çıkacak, ikisini kıyaslayın... Tüketimimizin yüzde 15’i kadar depolama kapasitemiz olmalı. Ayrıca uluslararası kontratlarımızı gözden geçirip orta ve uzun vadeli planlarımızı ülkemizi doğalgaz sıkıntısına sokmayacak şekilde yapmamız lazım. Farklı anlaşmalarla tedarik kaynaklarımızı çeşitlendirmeliyiz.”
Sismik araştırma ve sondaj gemileri filosuna nasıl bakıyorsunuz?
“Tabii ki 1 metreküplük doğalgaz bile ülkemizin kaynağı, zenginliği. Bizler de bunu daha ciddiyetle, daha sağlam bir altyapıyla ve daha donanımlı, liyakatlı ekiplerle devam ettireceğiz.”
Tam dünya kömürle vedalaşıyor derken bugün tekrar kömüre dönüş gözleniyor, ne diyorsunuz?
“Mevcut kömür santrallerinin biraz daha devam etmesiyle ilgili bazı açıklamalar var ama kömüre dönüş diye bir şey söz konusu değil. Biz ne yapacağız derseniz, bizim de kömür potansiyelimiz var. Özellikle Zonguldak bölgesinde zengin kömür yataklarımız var. Biz kendi öz kaynaklarımızı kullanmak isteriz.”
“Türkiye jeotermal kaynaklar bakımından çok zengin bir ülke. Isıtma ve soğutmada jeotermal kullanılabilir ve kullanılmak zorunda. Potansiyelimizin 100 bin MW’ nin üzerinde olduğunu biliyoruz. Ama ülkemizde maalesef büyük bir denetimsizlik var. Çıkardığınız jeotermal akışkanı ısısından yararlandıktan sonra reenjeksiyon yöntemiyle yine yeraltına, geldiği yere gönderirsiniz. Ama ne yapıyor bazıları? Az enerji harcamak için jeotermal akışkanı yeraltına geri göndermekten imtina ediyorlar, bu da çevreyi bitiriyor.”
“Sanayicinin üzerine binen zamları biliyoruz. Sanayiciye zam demek, size de direkt olarak zam, pahalılık demek. Yani enerji faturalarının yüksekliği otomatikman vatandaşın filesine zam demek. Özellikle sanayicimizin kendi elektriğini üretmesini destek ve hibelerle teşvik edeceğiz. Buna mecburuz. Amaç şu: Özellikle sanayicimizi rekabet edebilir ve uluslararası şartlarda elini kolaylaştırabilir noktaya getirmek zorundayız. Ne yapacaksınız peki? Sanayi tarifesinde farklı uygulamalar yapacağız. Sanayicimiz enerji faturalarında sürprizlerle karşı karşıya kalmayacak. Şu anda Türkiye’de üreticimizin, sanayicimizin en büyük sıkıntısı enerji fiyatlarındaki bilinmezlik, öngörülemezlik ve istikrarsızlık. Bunu ortadan kaldıracağız ki; sanayicimiz yeteri kadar üretim yapsın, büyüsün, istihdamı artırsın ve ülke kalkınsın.”
“Kamu santrallerini yönetimi Enerji Üretim A.Ş. tam kapasiteyle çalışacak ve elektrikte kamunun elini güçlenecek.
EÜAŞ’ ın şuan fiyat belirlemede etkinliği bulunmuyor. Mevcut olan hidroelektrik santrallerin kapasitesinin yükseltilmesine, verimliliğinin artırılmasına yönelik yatırımları ivedilikle hayata geçireceğiz. EPDK’ya bakıyoruz, tamamen teslim olmuş. EPDK baştan aşağı yenilenecek, olması gerektiği gibi, bağımsız bir yapıya kavuşturulacak. Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) özel elektrik dağıtım şirketlerinin denetimini yapmak zorunda. Yapıyor mu? Yapmıyor. Neden? Siyasi baskı var. Yaptırılmıyor. Bu yapılacak. Dışa bağımlılığımızı azaltmak için de yerli yenilenebilir teknolojilere yapılan yatırımlar teşvik edilecek.”
Diğer gündem haberlerine buradan erişebilirsiniz.