Borsadaki tarihi yükselişin faturası aracı kurumlara mı kesildi? Detaylar haberimizde...
Borsanın yüzde 59’luk yükselişinin ardından çöküşü ile işlemlerin yoğunlaştığı bankacılık endeksinde ise 1.5 aylık yüzde 150'lik kazanç kurulan riskli sistemin bozulması sebebiyle aynı hızla geri çekilmişti. Oyuncuların ağırlıklı olarak kredi kullanarak yaptıkları işlemler VİOP'da manipülasyona yol açacak açıklar olduğunu ortaya koyarken oluşan krizin ardından Sermaye Piyasası Kurulu, Borsa İstanbul, bakanlık yetkilileri ve aracı kurumların bir araya gelerek günlerce yaptıkları toplantılar sonucunda oluşan zararın aracı kurumlar tarafından karşılanması görüşü ağırlık kazandı. Daha sonrasında ise kamu kurumlarının devreye girerek bundan sonraki süreçte benzer olayların yaşanmaması için yasal boşlukların kapatılması yönünde görüş birliği oluştuğu belirtiliyor. Kurumların riskli işlemlerin yapıldığı hisse senetlerinin birkaç hafta işleme kapatılması önerisinde bulunduğu ancak bu talebi kamu yöneticilerinin kabul etmediği belirtildi.
Nakdi sorunlar için aracı kurumlar başlangıçta baş gösteren olumsuzluklara karşı farklı alanlardan kaynaklar temin ederek zararı azaltmaya çalıştılar. Aracı kurumlarda müşterilerinin yaptığı işlemler sebebiyle oluşan zararın ise yaklaşık 1.5 ile 1.8 milyar lira arasında. Bu tutar oyuncuların aldıkları pozisyon karşılığı yatırdığı teminatı ifade etmekte. Aracı kurumlar ve oyuncuların yapılan bu olağanüstü işlemler sonucu kaybı 2 ile 2.3 milyar lira arasında.
30 Eylül olan son işlemlerin günü gelmeden arbitraj fonları ile uzlaşmaya gidip daha büyük zarar görmemek aracı kurumlar şimdiye kadar oluşan zararı sineye çekmesi sonucu bir çok hissede durum normale dönerken hala 2 hissede günlük yüzde 10'luk kayıp sürüyor. Birçok hissenin VİOP kontratlarında bu uzlaşmaların olduğuna dair işaretler görülürken uzmanlar basında da isimleri çıkan oyuncuların dışında bu kişilerin yönlendirdiği başka yatırımcılar olup olmadığının henüz bilinmediğini ve gerçek tablonun 30 Eylül'de biten kontrat tamamlama işlemlerinin ardından 2-3 Ekim tarihinde ortaya çıkabileceğini belirtiyor.
Ekonomi yönetiminin uyguladığı düşük faiz politikası ve döviz kurunda da yine kamu tarafından baskılama ile vatandaşa gösterilen tek yol olan borsanın önceki dönemlerde yaşananlar yüzünden zaten bozuk olan imajının bir kez daha zorlanmaması sermaye piyasaları uzmanlarını kaygılandırıyor. Eğer piyasa oyuncuları çok büyük riskler almasaydı diğer yandan düzenleyici ve denetleyici kurumlar da müdahalede bulunsaydı Temmuz ayında başlayan süreç çok daha sağlıklı işleyecek ve vatandaşı döviz-faiz sarmalından çıkararak gerçek bir alternatif olacaktı. Bu süreçte bu gelişme borsaya değer katarak daha iyi şirketlerin halka açılmasını teşvik edecekti. Böylece hem şirketlerin ve ekonominin gelişip büyümesine olanak sağlanırken sermayenin tabana yayılması ile daha sürdürülebilir ekonomiye ulaşma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktı. Tabii ki kayıplar toparlandıktan sonra yeniden başlamanın önünde bir engel yok.
Bu tarz içeriklerin tümüne ulaşmak için Parafesör'ü ziyaret ediniz.
Tüm ekonomi haberlerine buradan ulaşabilirsiniz.