Bilim insanları, Filozof Nietzsche'nin "Öldürmeyen şey güçlendirir." sözünü bilimsel olarak incelediler. Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen çalışmaların sonucunda bu sözün, bilimsel olarak da…
Araştırma, ABD'de bulunan Northwestern Üniversitesi bünyesinde çalışan bilim insanları tarafından gerçekleştirildi. Araştırmacılar, başarı ile başarısızlık arasındaki ilişkiyi kavrayabiilmek için ileri analitikten yararlandılar. Bilim insanları, mesleki hayatlarında başarısız olmuş ve denemeye devam etmiş insanların, uzun vadede çok daha başarılı olduklarını keşfettiler.
Konuyla ilgili açıklama yapan araştırmacı Yang Wang, kariyerinin erken dönemlerinde başarısız olanların yıpranma oranlarının daha yüksek olduğunu fakat bu kişilerin uzun vadede çok daha iyi bir performans sergilediklerini, yani öldürmeyen şeyin güçlendirdiği sözünün doğru olduğunu söyledi.
Araştırmacılar incelendiğinde geçmişte yaşadığımız stresli olaylar, gelecekte yaşayacağımız travmatik olaylara karşı bir direnç geliştirmiyor. Hatta araştırmalar sonucunda ortaya çıkanlar, gerçeğin bundan tamamen farklı olduğunu gösteriyor: Geçmişte strese yol açan olaylar, insanları gelecekte yaşayabilecekleri travmatik olaylara karşı hassaslaştırıp, zihinsel bir rahatsızlığa yakalanma ihtimalini artırıyor.
Brown Üniversitesi’nde psikiyatrik epidemiyolog olarak görev yapan ve araştırmanın başında bulunan Cristina Fernandez şöyle diyor:
‘’Doğal afetlerin sayısı her yıl artarken ve bu felaketlerin getirdiği hastalık, ölüm ve ekonomik sorunlar dünya tarafından tanınırken, yine bu felaketlerin neden olabildiği zihinsel rahatsızlıklar ne yazık ki görmesi gereken ilgiyi görmüyor. Bu araştırmanın, doğal afetlerin bu yönüne de ilgi çekmesini umuyoruz.’’
Araştırma ekibi, 2003 ve 2011 yıllarında 1160 Şililiyi inceledi. İncelenen yıllar, kayıtlara geçmiş en güçlü altıncı deprem ve sonrasında gelen tsunaminin Şili’yi vurduğu 2010 yılından önce ve sonraya denk geliyor.
Çalışma 2003 yılında başladığında, hiçbir katılımcının travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) ya da büyük depresif bozukluk (MDD) geçmişi yoktu. 2010 depreminden sonra, hayatta kalanların %9,1’ine PTSD, %14,4’üne MDD tanısı konuldu.
Araştırmacılar, felaket öncesinde birçok stres etkenine maruz kalan Şilililerin, daha az stres etkenine maruz kalanlara göre felaket sonrasında zihinsel bir bozukluk gösterme riskinin daha fazla olduğunu belirtti.
Brown Halk Sağlığı Okulu’nda epidemiyoloji profesörü olarak görev yapan ve makalenin baş yazarı Stephen Burka ekliyor:
‘’Ne yazık ki aynı şeyleri COVID-19 için söylemek de mümkün, daha şimdiden virüsün, siyahi ve Latin Amerikalılara nasıl daha fazla bulaştığını ve can aldığını görüyoruz. Elimizdeki bulgular, daha fazla stres altında kalan dezavantajlı grupların, pandemi sonrası süreçte zihinsel bozukluklardan daha ciddi bir şekilde etkileneceğini gösteriyor.’’