Beni derinden etkileyen bir olayı sizler için derledim. Her parçası önemli, her detay aslında farklı bir odanın kapılarını aralıyor.
1970’li yılların başlarında Candace (Candy) Montgomery, özverili bir eş ve anne olarak tanımlanmadan önce öz güveni yüksek, oyuncu ve çekici genç bir kadındı. Ordu mensubu bir ailede büyümenin avantajlarından birisi, sosyalleşmenin farklı yollarını kavramış olmasıydı. Uyumlu yapısı sayesinde geleceği parlak bir elektrik mühendisiyle evlendi. Candy, yemek pişirmekten ve dekorasyon fikirlerini uygulamaktan zevk alan bir ev hanımı olmuştu.
Kocasının yüksek geliri ile rahat bir yaşama sahipti. Gel gelelim evlilik yaşantılarının başlangıcındaki sevgi dolu bakışmalar zamanla soldu. Candy, çocuklarının doğumuyla birlikte ilgiyi tümüyle dışarıda arar olmuştu. Kendini Lucas First United Methodist Kilisesi’nde düzenlenen sosyal etkinliklere verdi. Görünüm itibariyle uyumlu ve dışadönüktü. Kilise aracılığıyla Allan ve Betty Gore çiftiyle tanıştı. Allan, tıpkı kocası gibi elektrik mühendisiydi. Küçük bir kasaba kızı olan Betty ile üniversitede tanışmıştı.
Kısa bir flörtün ardından erken yaşta evlenen çiftin iki güzel çocuğu oldu. 1979’da ikinci çocuğunun doğumundan sonra depresyona giren Betty’nin ardından evliliklerinde sorunlar boy göstermeye başladı. Çiftin arasındaki bu gerginlik, Candy ve Allan’ı yakınlaştırdı. Fiziksel çekimden sonra her ikisi de bir heyecan arayışında olduğunu kabullenmişti. Bu yüzden yasak ilişkileri boyunca bazı kurallara sadık kalınacaktı.
Bunlardan en önemlisi, herhangi biri diğerine karşı duygusal bir his besleyecek olursa ilişkinin sonlandırılmasıydı. İki haftada bir motel odasında buluşan çiftin yakalanma kaygısı yoktu. Ancak onların macera arayışı sonunda birinin evini kanla boyayacaktı. Birkaç aylık süreçten sonra Allan, karısı Betty ile olan evliliğine bir şans vermek istediğini fark etti. Candy ile olan son buluşmasında ayrılma kararını açıkladı. Bu kararı, 13 Haziran 1980 Cuma günü vahşi bir cinayete kapı araladı.
Allan, aynı gün saat 23 sularında komşusu Richard Parker'ı arayarak karısına ulaşamadığı haberini verdi. İş için Minnesota'daydı ve ailesinin durumunu merak ediyordu. Parker, başka bir komşunun eşliğinde çiftin evine gitti. Işıklar kapalıydı, koridor boyunca ışıkları açarak banyoya doğru ilerliyorlardı. Etrafta kan izleri vardı.
Çamaşır odasına doğru ilerledikçe izler artıyordu. Sonunda Betty Gore’un kanlı kalıntılarıyla karşılaşıldı. Başı ve vücudu o kadar kötü parçalanmıştı ki, adamlar onun pompalı tüfekle öldürüldüğünü düşündü. Bu düşünce, vücudunun birkaç metre uzağında duran baltayı görmeleri ile unutulacaktı.
Evden ayrılmadan önce beşiğinde ağlamaktan bitap düşmüş bebeği buldular. Muhtemelen tüm gün aç ve kir içinde kalmıştı. Çocuğu kucakladıkları gibi vakit kaybetmeden cinayeti ihbar ettiler. Haberin yayılmasıyla birlikte insanlar genç kadını öldüren ve bir bebeği ölüme terk eden caninin peşine düşmüştü. Öfke, hınç ve üzüntü baş gösteriyordu. Betty’nin acılı yakınları ve halkın sakinliği için bir an evvel katili yakalamak isteyen müfettişler dosyaya yoğunlaştı.
Bir ipucuna ulaşma niyetiyle otopsi titizlikle bitirildi. Rapora göre; gövdeye, kollara, kafaya ve bacaklara birçok darbe yapılmıştı. Darbelerin 28’i kafa bölgesine ve yüze isabet etmişti. Müfettişler, cinayetin işleniş bakımından katilin kurbanı tanıdığını düşünüyordu. Araştırmalarını devam ettirdiklerinde, katilin cinayet mahallini temizlemeye çalıştığını fakat başaramayınca yarıda bırakıp gittiğini ortaya çıkardılar. Ayrıca dondurucuda kanlı bir parmak izi ve çamaşırhanede kanlı bir ayak izine rastlandı. Banyo duvarında ve giderde toplanan kan miktarına bakılırsa, katil ayrılmadan önce duş almayı ihmal etmemişti.
Cinayet saati, demlikte acılaşan kahvenin durumunu baz alarak hesaplandı. Böylece zavallı Betty’nin sabah saatlerinde öldürüldüğü anlaşıldı. Dosya henüz çözüme kavuşmamıştı ama belirgin bir şekilde ilerleme kaydedilmişti. Yoğun sorgulamaların arasında küçük bir tanık bile bulundu. Beş yaşındaki bu çocuk, cinayet sabahı Gore çiftinin evlerine gitmişti. Arkadaşıyla oynamayı planlıyordu. Kapıyı çalmasına rağmen cevap gelmedi. Saat 11 civarında ise Candy Montgomery’nin evden çıktığını gördü.
Kurbanın kiliseden arkadaşı olduğu tespit edilen kadın sorgu esnasında, o sabah Betty’den mayo almak için evlerine uğradığını söyledi. Daha sonra kiliseye gidip çocuklara Kutsal Kitap hakkında dersler vermişti. Sicili temiz görünen, kilise yaşantısına sahip olan bir ev kadınıydı. Onda yanlış bir durum tespit edilemedi.
Betty’nin toprağa verildiği 16 Haziran günü Allan ile yeniden görüşüldü. Müfettişler Allan’ın eşini öldürüp şehir dışına gitme ihtimalini göz önünde bulunduruyordu. Arka planda evde bulunan parmak izi ve ayakkabı izinin bir erkeğe ait olamayacak kadar küçük olduğunun farkındalardı. Yine de adamın söyleyeceği en ufak şey dosyanın seyrini değiştirebilirdi. Allan, o sabah eşinin hamilelik korkusu yüzünden gergin olduğunu ve tartıştıklarını itiraf etmişti. Fakat aralarındaki sahnenin vahşi bir cinayete dönüşmediğini söylüyordu.
Ertesi güne kadar yasak ilişkisini kimseye açmadı. Sonunda vicdanı el vermemiş olacak ki müfettişleri arayarak ağzındaki baklayı çıkardı. Dün evliliklerinin iyi olduğunu belirten adam, şimdi geçen yılın büyük bölümünü Candy Monthgomery ile geçirdiğini bildiriyordu. Yeni itiraf şok etkisi yarattı. Toplumun örnek bir bireyi olarak görülen Candy’nin daha önce sorgulandığı göz önüne alınırsa, aranan katilin bulunduğu söylenebilirdi. Sorgulanmak üzere merkeze getirilen Candy, Betty’e zarar verici bir eylemde bulunmadığını açıkladı. Müfettişler onu bir yalan makinesinden geçirmek istediklerinde ise reddetti. Suç mahallinde bulunan kanıtlar, hakkında tutuklama emri çıkarmak için yeterliydi. 27 Haziran 1980’de tutuklandı ve Betty Gore’u öldürmekle suçlandı.
Kadın gardiyanlar tüm vücut araması sırasında bedenindeki morlukları ve ayak parmağındaki kesiği fark etti. Suçlu olduğu açıktı. Ekim 1980’de görülen davada sanığın avukatları cinayeti reddetmedi, aksine nefsi müdafaa olarak yorumladı. Aynı şekilde Candy, Betty’nin onunla yasak ilişki hakkında yüzleştiğini iddia etti. Çıldırmış vaziyette bir baltayla üzerine geldiğini, onu yere ittiğini ve ayak parmaklarını kestiğini söyledi. İki kadın arasındaki çekişmeli durum, baltanın kontrolünü ele geçiren Candy’nin Betty’i yere düşürmesiyle devam etti. İddiasına göre Betty bir türlü sakinleşmiyordu, bu yüzden ona baltayla vurmak zorunda kalmıştı. Savcılar, 41 darbenin nefsi müdafaa olamayacağını düşünüyordu.
Ancak Candy bu defa da travmatik çocukluk kartını oynadı. Jüri dört saatten daha az bir sürede “beraat” kararı verdi. Bir kadını her anlamda öldüren diğer kadının serbest kaldığı bilgisi kamuoyu tepkisine neden olmuştu. Adliyeden çıkarken insanlar ona “Katil!” diye bağırdılar. Yüzüne yapılan ithamlar veya türlü türlü hakaretler boştu. Candy beraat ettikten sonra başka bir eyalete taşındı ve boşandı. The Daily Mail’in 2021’deki haberine göre, şimdilerde akıl sağlığı terapisti olarak çalışıyor.