Bir kadın doğum doktorunun "hayatımın en üzücü günü" diye bahsettiği o gün... Ve annelere dönüp bir kere daha saygı duyulması gerektiğini hatırlatan o anlar...
Bugün, hayatımın en üzücü günü. Bir doktor olarak çok fazla doğuma girdim. Her doğuma girdiğimde bütün annelere yardım etmesi için Tanrı’ya dua ediyorum. Bir kadının bebeğini sadece 9 ay karnında taşımasının değil aynı zamanda doğurmasının da inanılmaz bir sancı verdiğini ve bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum.
O tam 14 yıldır çocuğu olması için çabalıyordu. Her türlü imkânını kullandık, ilaç ve her türlü tedaviyi denedik. Ve sonunda Tanrı’nın da yardımı ile hamile kaldı, fakat aynı zamanda rahmindeki tümör de büyüyordu.
Hamilelik sürecinde tümör yavaş yavaş eridi ve kayboldu. Her şey iyiye gidiyordu. Doğum sırasında baba da doğum odasındaydı. Doğum 7 saat sürdü ve sonunda sezeryana karar verdik. Doğumdan sonra anne bebeğini kucağına aldı, gülümsedi ve ardından gülümseyerek vefat etti.
Bebek doğdu, anne öldü ve baba perişan oldu. Böylesine mutlu bir gün bir anda kâbusa dönüşüverdi. Bir hayatın kazanılmasına karşılık bir hayat kaybedilmişti. Kadınlar bebek dünyaya getirebilmek için kendi hayatlarını riske atıyorlar.
Dokuz ay sonunda bebek doğarken saatlerce katlandıkları acıya doğumdan sonra, çocuğu büyütürken ve hayatı boyunca katlanmaya devam ediyorlar. Kadınların bu fedakarlıklarına saygı gösterin. Annenize saygısızlık etmeyip memnun ediyorsanız ne mutlu size, şimdi gidin ve annenize sıkıca sarılın. Kadınlara ve onlara ne kadar derin saygı ve sevgi duyduğunuzu gösterin.