Bir gün neden 24 saat, bir saat neden 60 dakikadır hiç düşündünüz mü? Sizler için araştırdık.
Dünyada hemen her ülke tek bir konuda anlaşmış aynı fikirdedir. Bir gün 24 saat, bir saat 60 dakika ve bir dakika 60 saniyedir. Bu metrik olmayan zaman ölçümü ideal olmaktan uzak olmasına karşın yine de bir şekilde kabul görmüştür.
İlk güneş saatleri, gölgenin uzunluğu ve yönüyle zamanı gösterebilen kolay yere yerleştirilen kazıklar idi. Sonraki dönemlerde yani MÖ 1500’lerin başlarında Mısırlılar daha gelişmiş bir güneş saati yaptı. Zemine yerleştirilen T şeklinde bir çubuk olan söz konusu enstrüman, gün doğumu ve gün batımı arasındaki aralığı 12 kısma ayırıyordu. Yeni nesil bu güneş saati, şimdiki saatlerin temelini oluşturdu. Fakat bu sistem elbette geceleri çalışmıyordu. Gece de zamanı ölçebilmek için başka bir fikre gereksinim vardı.
Mısırlı gökbilimciler bu dönemde göklerin çemberini eşit parçalara bölebilen 36 yıldız kümesini gözlemlemişlerdi. Gecenin geçişi, bu yıldızlardan 18’inin ortaya çıkmasıyla ancak belirlenirdi. Bunlardan üç tanesi, yıldızları görmenin daha zor olduğu iki alacakaranlık döneminin her biriyle eşleştirildi. Bütünüyle karanlık zaman ise geriye kalan 12 yıldızla eşleşmiş oldu. Bu yıldızlardan her birinin ortaya çıkması ise bir saati gösteriyordu. İlerleyen zamanlarda bu ölçüm sistemi, 12’si gecenin geçişini gösteren 24 yıldızdan oluşmakta olan bir set kullanmak üzere geliştirilecekti.
Böylelikle aydınlık ve karanlık saatler 12 kısma bölündü. 24 saatlik bir gün kavramı da ortaya çıkmış oldu. Bununla beraber, sabit uzunlukta saatler kavramı, Helenistik döneme kadar ortaya çıkmadı.
Çalışmaları ilk önce İ.Ö. 147 ile 127 arasında yapılan Hipparchus, ekinoks günlerinde gözlemlenen 12 saatlik gün ışığı ve 12 saatlik karanlığa dayalı şekilde günü 24 ekinoksal saate bölme önerisinde bulundu. Bu öneriye karşın, meslekten olmayan bazı kişiler yüzyıllar boyu mevsimsel şekilde değişen saatleri kullanmayı sürdürdüler. Sabit uzunluktaki saatler, 14. yüzyılda Avrupa’da mekanik saatler ortaya ilk çıktıktan sonra yaygınlaştı.
Hipparchus ve öteki Yunan astronomları bu hesaplamalar için daha önceden Mezopotamya’da bulunan Babilliler tarafından yapılan astronomik teknikleri kullanmışlardı. Babilliler de bu bilgi, MÖ 2000 Sümerlerden kalmıştı.
En yaygın olarak kullanılan sayı sistemi, ondalık sistemdir. Fakat günü ilk önce daha ufak parçalara ayıran medeniyetler, ayrı sayı sistemleri, özellikle de on ikilik ve altmışlık sayma sistemlerini kullanmışlardı. Neden 60 rakamının seçildiği bilinmemekle beraber, özellikle kesirleri ifade edebilmek için bu sayı uygundur. Zira 60, ilk altı sayma rakamının yanı sıra 10, 12, 15, 20 ve 30 ile bölünebilen en küçük rakamdır.
Antik medeniyetlerin 12 ve 60'lık sayma sistemini seçmelerinin en temel sebebi yine el ile ilgiliydi. Her bir eldeki parmak eklem sayısı başparmağı kullanıp 12’ye dek saymayı mümkün hale getirir. Genel hesaplama için bu kullanılmasa da, altmışlık sistem halen açıları, coğrafi koordinatları ve zamanı ölçebilmek için kullanılıyor. Yunan gökbilimci Eratosthenes’in ve daha sonra Hipparchus’un, enlem ve boylam üzerine yaptıkları çalışmalarla da günümüzün dakika ve alt birimlerinin temelleri atılmış oldu.
Almagest isimli eserinde Claudius Ptolemy, Hipparchus’un çalışmasını 360 derecelik enlem ve boylamın her birisini daha ufak parçalara böldü. İlk kısım, ilk dakika, basitçe “dakika” olarak ikinci kısımda, “ikinci dakika”, yani saniye olarak bilinmeye başladı. Fakat dakikalar ve saniyeler, Almagest’ten sonra uzunca bir süre kullanılmamıştı. Saat göstergeleri saati yarıya, üçe, çeyreğe bazen de 12 parçaya bölüyordu. Fakat hiçbir zaman 60’a bölünmedi. Bu 16. yüzyılın son çeyreğinde dakikaları gösteren ilk mekanik saatler görünene dek sürdü.
Zamanı betimleyen ve koruyan bütün bu medeniyetler sayesinde, modern toplum yaşantısını halen 24 saatlik bir güne, 60 dakikalık bir saate ve 60 saniyelik bir dakikaya göre ayarlamaktadır. Aslında dünyanın 360 derecelik bir dönüşü tamamlaması tam 24 saat değil, 23 saat 56 dakika sürmektedir.
Bunlar teknik olarak iki ayrı gün türüdür. 360 derecelik bir dönüşün bitmesiyle ölçülen bir güne yıldız günü adı verilir. Bununla beraber, güneşin konumuna dayalı olan bir gün, bir güneş günü sayılmaktadır. İnsanlar günleri Dünyanın tam dönüşüne göre değil, güneşin gökyüzündeki konumuna göre belirlemeyi seçmişlerdir. Takvimlerde güneş günleri ile gidildiği için senede 365 gün sayılır. Fakat Dünya aslında senede 366 defa tam bir dönüşü yani yıldız gününü tamamlar. Yani bizim seçimimiz ile yıldızlar her gün yaklaşık dört dakika daha erkenden doğmaktadır.