Bankalar 2022 yılının ilk yarısına ait bilanço verilerini paylaştı. Kredi musluklarının kısılmasına rağmen rekor kar artışları açıklayan bankalar, halkın alım gücünün düştüğü ortamda sermaye transferi…
Bankaların tarihi rekor kıran kâr oranlarına Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Ekonomist Erol Taşdelen'den açıklamalar geldi.
Sektörlerin kredi bulmakta zorlandığı bir ortamda bankaların nasıl bu kadar rekor kar açıkladığı tartışma konusu oldu. Şirketlerin yatırım yapmak için kredi alamamaya başlamasına rağmen çoğu banka karlarını 3-4 kat artırdı.
Bankacılık sektöründe yılın ilk altı ayına ait finansal tablolara göre:
- Geçen yıl ilk yarıda 4.1 milyar TL kâr eden Akbank’ın 2022 ilk yarı net kârlılığı yüzde 231 artarak 21.1 milyar TL
- Garanti BBVA’nın kârlılığı yüzde 268 artarak 21 milyar TL
- Yapı Kredi’nin kârlılığı yüzde 106 artarak 10.5 milyar TL
- QNB Finansbank’ın kârlılığı yüzde 412 artarak 7.6 milyar TL'ye çıkmış durumda.
Bankalara yönelik şikayetlerini dile getiren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Türkiye’nin her il ve ilçesinden bankalara yönelik şikayetler artıyor. Firmaların kredi talepleri karşılanmıyor veya çok yüksek maliyetler çıkarılıyor. Üretim, istihdam, yatırım için bankaları daha duyarlı ve yapıcı olmaya davet ediyorum” dedi.
Şirketlerin temmuz ayı itibariyle bankalardaki kredi arayışlarında 1 yıl vadeyi geçtikleri hatta 3 ay vadeli spot kredi bile bulamayacak duruma geldikleri aktarılıyor. Kredilerin oranı yüzde 47-55 civarında bulunuyor.
Firmaların yaklaşık bir yıldır orta veya uzun vadeli kredi alamadıkları, finansman ihtiyaçlarını kısa vadeli krediler ile karşılamaya çabaladıkları söylenmekte. Döviz kurlarında yaşanan artış ve küresel piyasalarda artan enerji fiyatlarıyla birlikte yaşanan maliyet artışı sanayi sektörünü zor duruma sokuyor.
Ekonomist Erol Taşdelen konuyla ilgili değerlendirme yaptı:
Taşdelen, hammadde maliyetlerinin döviz ve enerji fiyatlarında yaşanan artış ile sanayiciye büyük yük oluşturduğunu aktardı. Bir diğer önemli unsurun da kredi faizlerinde yaşanan artış ile finansal maliyetlerin yükselmesi sektörü daha da zora soktuğunu belirtti.
Üretici fiyatlarının yüzde 138 seviyelerine kadar çıkmasında faiz oranlarındaki yükselişin de etkisi olduğunu tekrarlayan Taşdelen, "Diğer taraftan yatırım kredisi bulmak neredeyse imkansız hale geldi. Leasing firmaları bile dövize yüzde 12-17 gibi ödenemeyecek oranlar verirken, TL kredi faiz oranları yüzde 47’lerden başlıyor. Bu ortamda kimse yatırım yapamayacağı gibi yakında piyasa olumsuz tepkiler vermeye başlar. Sanayide ani duruş (sudden stop) yaşanırsa kimse şaşırmasın” uyarısında bulundu.
Açıklamalarına devam eden Ekonomist Erol Taşdelen'in şunları söyledi:
“Halk fakirleşirken, firmalar kredilere ulaşmakta zorlanırken, kredili yatırımlar durma noktasına gelirken nasıl oluyor da bankalar kâr patlaması yapıyor? Birisi çıkıp bunu açıklasın. Krizi fırsata çeviren bankaların önemli bir geliri de Hazineden aldıkları yüksek faizli tahviller ve türev ürünlerden gelen kârlar olarak görülüyor.
Kur korumalı mevduat (KKM) ile mevduat faizini en fazla yüzde 17’de bastırırken kamu otoritesi kredi faiz oranlarına böyle bir sınır koymadı. Bu da bankaların işine geldi. 22 Temmuz itibarıyla KKM’ler 1.1 trilyon TL’yi aştı. Toplam vadeli mevduatın 3.5 trilyon TL olduğu ortamda bunun üçte biri KKM’lerde birikti. Bu, bankalar için ciddi avantaj ve düşük maliyetli kaynak demektir. Bankaların kâr patlamasında KKM’lerin payı büyük. Halk yoksullaşırken bankalar hormonlu bir şekilde büyüyor.” dedi.
Bu tarz içeriklerin tümüne ulaşmak için Parafesör'ü ziyaret ediniz.
Tüm ekonomi haberlerine buradan ulaşabilirsiniz.