Bakire kızları öldürüp kanlarıyla yıkanan namı diğer Kanlı Kontes kimdir? Sizler için derledim.
Kanlı Kontes Namı ile Bilinen Elizabeth Báthory Kimdir?
En çok cinayet işleyen kadın seri katil olarak adını tarihin kanlı sayfalarına yazdıran Elizabeth Báthory’nin ürpertici hikayesi.
Elizabeth Báthory, 1560 yılında Macar İmparatorluğunda soylu bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Ailesi dönemin güçlü aileleri arasında oldukça varlıklı bir aileydi. Çocukken geçirdiği epilepsi krizlerinin o zamanlar tanısı mümkün değildi bundan dolayı bir türlü tedavi edilemedi. Soylu bir kadın olmanın getirisi olarak iyi bir eğitim almıştı. Tarih ve coğrafya bilgisinin yanı sıra Almanca, Yunanca ve Macarca dillerini iyi düzeyde konuşabilen Protestan bir kız olarak yetiştirilmişti.
On yaşındayken Ferenc Nádasdy ile nişanlanmış ve on beş yaşındayken evlenmişti. Ancak kocasının statüsü onun ailesinin statüsünden düşük olduğu için soyadını almayı reddetti. Çift, Ferenc’in evlilik hediyesi olarak aldığı Csejte şatosunda yaşıyorlardı. Ordudaki görevi nedeniyle evden uzakta olan Ferenc’in tüm ticari ve politik sorumlulukları ile Báthory ilgileniyordu ve tarih kitaplarına bakılırsa bu konularda oldukça da başarılıydı. Çiftin ilk kızı 1582 yılında dünyaya geldi. İlerleyen yıllarda aileleri büyümeye devam etti. Kocası henüz kırk sekiz yaşındayken vefat etti, ölüm nedeni ise hiçbir zaman açıklanamadı.
Çalışanlarına eziyet etmekten geri durmayan Elizabeth bir kadın olarak aynaların karşısında olmaktan, genç olmaktan ve güzelliği ile ilgili iltifat edilmesinden çok keyif alıyordu. Yaşlanmaya başladığını düşündüğü andan itibaren kendince çözüm yolları aramaya başladı. Yaşlanmamak, güzelliğini kaybetmemek uğruna bulduğu yol ise bakire kızların kanıyla yıkanmaktı.
Báthory’nin bu uğurdaki ilk kurbanları 10 ile 14 yaş aralığındaki kızlardı. Katliamı köylü ailelerin kızları ile başlayan Báthory zaman sonra soylu ailelerin kızlarını da hedef almaya başladı. Şatosuna nezaket eğitimi almak için gönderilen genç kızları eziyet edip öldürüyordu. Bilinen veriler arasında kurbanlarını öldürmeden önce çok şiddetli bir şekilde dövdüğü vardır. İşkencelerinin arasında kurbanların derilerin yüzülmesi, sakat bırakılması, kollarının ve diğer uzuvlarının parçalanması, gibi yöntemler de yer alıyordu.
Altı yüzden fazla bakire kızın kafalarını keserek kanlarıyla banyo yaptığı söylenen Báthory’nin kalesine giden kızların bir daha geri dönmemesi zaman sonra halkın ve sarayın dikkatini çekmeye başladı. Kalenin çevresindeki cesetler de iddiaları güçlendirir nitelikteydi. Halk arasında yayılan söylentilerin çığ gibi büyümesiyle yetkili kişiler olaya dahil oldu ve soruşturma başlatıldı. Kanıtlar topalandı, bu esnada tam üç yüz kişinin tanıklığına başvuruldu. Báthory’nin kalesinde karşılaşılan manzaralar kan donduran cinstendi.
Toparlanan veriler neticesinde Báthory’nin suç ortağı olarak üçü kadın biri erkek olmak üzere dört hizmetlisi yargılandı. İlk etapta suçlarını inkar ederek cinayetleri yalanladılar. İfadelerinde birbirlerine suç atan hizmetliler işkence altında işlenen cinayetleri itiraf etmişlerdir. Üç hizmetli itirafları sonrasında idam kararına çarptırıldı. Yargılananlar arasında olan baş hizmetçi ise bir şekilde serbest kalmayı başardı ve ortadan kayboldu.
25 Ocak 1611’de Elizabeth Báthory kendi kalesinde, tuğlalarla çevrili odaya hapsedildi. Odada kapı ya da pencere yoktu. Dış dünya ile tek bağlantısı yemek ve su alabileceği küçük bir delikti. Kötü namı ve korkunç cinayetleri nedeniyle gardiyanlar bile kilit altında olan kadınla aynı kalede olmaktan çekiniyorlardı. Tüm soyluluk hakları elinden alınan Báthory’nin halk arasında arasında isminin anılması bile yasaklanmıştı.20 Ağustos 1624’de gardiyana elinin çok üşüdüğünü söylediği bilinmektedir.
Aynı gece dalmış olduğu uykusundan bir daha uyanamadı ve ertesi gün odasına girilerek ölümü tespit edildi. Ayrıca ölüm nedeni hakkında net bir bilgi mevcut değildir. İhtimallerden ilki frengi hastalığıdır, ikincisi kendisini açlıktan öldürmüş olabileceğidir. 54 yıllık yaşamından geriye kalan vampir, cadı olduğu söylentileri kanıtlamamış olsa da adı gözü dönmüş bir cani olarak tarihe kazınmıştır.
Neticede 600 kişiden fazla ölümüne neden olan, bir soylu olmadığı takdirde idam cezasına çarptıracak olan katil sadece üç dört yıllık hapis cezası çekmiştir. Ölümünden sonra ilk olarak şatonun bahçesine defnedilmiştir. Ancak halkı rahatsız eden bu durum ayaklanmaya sebep olmuştur ve sonrasına Báthory Aile Kabristanlığına defnedilmiştir. Şu an ise mezarının yeri tam olarak bilinmemektedir.
Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Benzer içerikler için buraya tıklayınız.