USD
34.4642 EUR
35.9849 GBP
43.1554 GRAM ALTIN
0.00 BIST100
3000 
Eskiden aynaya ulaşmak oldukça zordu ve kendisine tuhaf anlamlar yüklenirdi.
Ayna kırılmasının uğursuzluk getirdiği inancı ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesine ilk çağ insanına dek gider. Göllerde yada su birikintilerinde, kendi aksini gören ilkel insan çok şaşırmış ve bu gördüğünün kendisinin ruhu olduğunu zannetmiş, suyu bulandırarak görüntüsünün kaybolmasına sebep olanları da düşman olarak görmüştür.
İlk aynaların kullanılışı eski mısır devirlerine kadar uzanır. Bu aynalar bronz, pirinç, gümüş ve altın gibi metallerden yapılmış ve çok iyi parlatılmışlardı ve kırılmaları pek mümkün değildi. Bu devirde de bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün insanın ruhunu temsil ettiğine inanılıyordu. Sonraları buna vampirlerin ruhları olmadığı için bu parlak yüzeylerde görüntülerinin yansımadığı inancı da yayılmaya başladı.
Fakat bu camlar kırılabiliyordu ve o zaman da içinde yer alan ruhun bir parçası bedeni terk ediyordu. Birinci yüzyılda Romalılar bu uğursuzluğun süresini 7 seneye çıkardılar. Romalılar hayatın her yedi yılda bir kendini yenilediğini düşünüyorlardı. Camın kırılması sonucu ruh ve dolayısıyla insanın sağlığı tahrip olduğu için, bedenin kendini yenileyip sağlığına kavuşabilmesi için yedi sene geçmesi lazımdı. Bu batıl inanç, 15. yüzyılda İtalya'nın Venedik şehrinde, arka tarafı gümüş kaplı, kolay kırılabilir ve pahalı ilk aynaların yapılması ile beraber iyice yayıldı. İnanç ekonomik boyut da kazanmıştı. Aynayı taşıyan kişiler, evlerde aynaları temizleyenler, aynaları kırmaları halinde, yedi sene boyunca, ölümden daha beter felaketlerle karşılaşabilecekleri konusunda sürekli uyarılıyordu.
Aynanın kırılan parçaları toplanır ve güneye doğru akmakta olan bir ırmakta yıkanırsa yada toprağa gömülürse kötü şans bertaraf edilmiş olur. Fakat kırılan parçaları alıp evden çıkıldığı sırada içlerine asla bakmamak gerekmektedir. Yatak odalarındaki aynaların içinde ruh kalmaması için kullanılmadığı zaman örtülmelidir. Ölen bir insanın evindeki aynaların da üstü örtülmelidir bu şekilde ruh gökyüzüne doğru olan yolculuğunda bir engelle karşılaşmamış olur. 17. yüzyılın ortalarında Fransa ve İngiltere'de ucuz aynalar üretilmeye başlandı fakat batıl inanç o kadar yaygınlaşmıştı ki, bu günümüz dünyasında bile halen sürüyor.
