Kara Veba veya asıl adıyla Kara Ölüm, insanlık tarihi boyunca bilinen en ölümcül salgındır.
Kara Veba veya asıl adıyla Kara Ölüm, insanlık tarihi boyunca bilinen en ölümcül salgındır.
Bütün dünyayı adeta kasıp kavuran, saçtığı ölümle avrupa nüfusunun yarıya inmesine neden olan bu salgını öğrenince "koronavirüs de neymiş!" diyebilirsiniz.
Kara Ölümün ilk olarak 1347'de Moğol savaşçı ve tüccarlar aracılığıyla Kırım'a taşındığı söylenir. Daha sonra ise Ceneviz gemilerinde bulunan siyah farelerde yaşayan pireler ve sıçanlardan dolayı bütün Avrupa'ya yayılmıştır.
Salgının, Avrupa nüfusunun yüzde 30, bazı kaynaklara göre ise yüzde 60'ını öldürdüğü belirtiliyor. Bu salgın hastalığın o yıllarda 475 milyon olan dünya nüfusunu 350 ila 370 milyona indirdiği tahmin ediliyor.
Kara Ölüm ifadesi, Danimarkalı ve İsveçli tarihçiler tarafından kullanılmıştır. Bu terim 1750'lere kadar kullanılmamış, 15 ve 16. yüzyıllarda yaygınlaştıktan sonra 17. yüzyıl arasında farklı dillere aktarılmıştır.
Salgının simgesi hiç şüphesiz garip gagalı uzun maskelerdir. Veba sırasında doktorlar, salgından korunmak maksadıyla gagalı maskeler, uzun paltolar ve deri eldivenler giyiyorlardı. Salgın kurbanlarına bakan doktorların bu uğursuz kıyafetlere bürünmelerinin sebebi hastalık hakkındaki yanlış bilinen nedenlerdi.
Hastalığa neden olan Yersina Pestis isimli bir bakteriydi ve hayvanlardan insanlara ısırık vasıtasıyla bulaşıyordu. Ancak doktorlar kirli hava nedeniyle bulaştığını zannettikleri için tuhaf görünümlü kıyafetler giyerek bu hastalıktan korunmaya çalışmışlardır. Bu yanlış düşünce uzun gagalı maske ve paltolarıyla giyinen doktorları ikonlaştırdı ve hastalığın adeta bir simgesi haline getirdi.
Salgın ilk ortaya çıktığında yaygın olarak bilinen sebep Tanrı'nın insanları cezalandırmasıydı. Hatta bu düşünce 17 yüzyıla kadar sürmüştür. İnanışa göre Tanrı, insanlara ahlaksız ve uygunsuz davranışlarda bulundukları ve kendisini unuttukları sebebiyle bu gazabı yaşatmıştır.
Salgının yayılmasında bir diğer etken ise çeşitli din mensuplarıdır. Özellikle Yahudiler salgının yayılmasında günah keçisi ilan edilmişlerdir. Yahudilerin, su kuyularına zehir döktükleri iddia edilmiştir. Bu iddia hızlı bir şekilde yayılmaya başlayınca insanlar su kuyularını kullanmaktan korktukları için nehir ve yağmur sularını içerek susuzluklarını gidermeye çalışmışlardır. Bu durum hastalığın yayılmasına sebep olmuştur.
Bu iddialar yüzünden birçok Yahudi salgın bilerek yaydıkları gerekçesiyle öldürülmüştür.
Gerçek ve modern bilgilere göre ise salgın, kuraklık sebebi ile pireler, keneler ve kemirgenlerin otlak bölgelerden çıkarak insanların daha yoğun bulunduğu yerlere gitmesiydi.
Veba toplumsal yaşamı derinden sarstı.Birçok kişi hastalık korkusuyla ailesinden uzaklaştı. Buna bağlı olarak göçlerde artış yaşandı. Toplum hastalık sebebiyle temizliğe daha fazla önem vermeye başlamıştır.
Veba ekonomiyi çökertme noktasına getirdi. Ekonomik sıkıntılar sebebiyle fiyatların artması insanları oldukça zor durumda bırakıyordu. Ölümlerin çok fazla olması mezarlıklarda yer bulunamamasına neden oldu. Bu nedenle cesetler sokak ortasında üst üste bırakılmaya başlayınca hastalığın yayılması kaçınılmaz oldu.
Hastalık öyle bir boyuta ulaşmıştı ki, veba doktorları giyindikleri kıyafetlere rağmen hastalara yaklaşmıyor ve hayatta olup olmadıklarını sopa ile onları dürterek kontrol ediyorlardı.
Veba tarımı zorlaştırdı. Kıtlıklar yaşandı. İnsanlar sürekli cenazelerle uğraştığı için hayat durma noktasına geldi.
Yaşadığımız dönemde teknolojinin gelişmesiyle erken teşhisin konulması sonrası iyileşme oranı yüksektir. Fakat erken teşhis ve müdahale edilmemesi durumunda özellikle akciğer vebası gibi hızla vücutta yayılan vakalarda ani ölümler yaşanabilir.
Hastalığın ortaya çıkmasının üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen bu salgına karşı etkili bir aşı geliştirilememiştir. Bu bilgiler ışığında vebaya yakalanan kişilere uygulanacak en etkili yöntem antibiyotik tedavisidir.
Bu gibi haberlerinin devamı için parafesor.net sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Benzer içerikler için buraya tıklayınız