24 yaşındaki genç kadın, tam 10 yıl boyunca yeme eyleminden mahrum kalarak yaşam mücadelesi verdi. Yaşadığı dramatik sağlık sorunları, genç yaşına rağmen onu hayatta kalma mücadelesine sürükledi. Bu süreçte, pek çok tıbbi test, uzaktan takip ve psikolojik destekle dolu bir yaşam sürdü. Hastalığı hakkında paylaşımda bulunan kadın, diğer insanları bilinçlendirmek ve benzer durumda olanlara umut vermek için sosyal medya üzerinden yaşadıklarını detaylandırdı.
Genç kadının yaşamı, aniden gelişen ve sıklıkla göz ardı edilen bir hastalık olan Eosinofilik Yemek Borusu (EoE) hastalığı ile değişti. Bu hastalık, yemek borusunun iltihaplanması ve besinlere karşı aşırı duyarlılık göstermesiyle karakterizedir. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak, hastalığın ilk belirtilerinin sık sık kusma, yutma güçlüğü ve göğüs ağrısı olduğunu belirtti. Kadın, bu belirtileri ilk kez yaşadığında sadece birkaç yaşındaydı. Özellikle yemek yeme isteği duymasına rağmen, yutma zorluğu nedeniyle beslenememek büyük bir travma oluşturdu.
Hastalık ilerledikçe, kadının fiziksel görünümünde de dramatik değişiklikler yaşandı. Kilolarının hızla düşmesi ve sürekli yorgun hissetmesi, sağlık durumu üzerinde ciddi olumsuz etkiler yarattı. Anemi gibi ek sağlık sorunları da baş göstermeye başladı. Genç kadın yaşadığı bu zorlu süreçte, ailesinin ve arkadaşlarının desteğiyle zor zamanlarını geride bırakmaya çalıştı.
Kendisi de bir zamanlar tam bir umutsuzluk içinde boğulurken, şimdi en büyük motivasyonunun hastalığını herkese duyurmak olduğunu vurguladı. Sosyal medyayı bir platform olarak seçen kadın, yaşadığı zorlukları ve gelişimini takipçileri ile paylaşarak benzer sorunları olanlara seslenmeyi hedefliyor. Bu sayede, yalnız olmadıklarını hissetmelerine yardımcı olmayı umuyor.
Yıllarca süren açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle gelişim bozuklukları yaşayan genç kadın, sonunda doğru teşhis konulmasının ardından tedavi süreçlerine başladı. Doktorlarıyla işbirliği yaparak uygun bir diyet oluşturmayı başardı. Özel beslenme planı ile yavaş yavaş sağlığına kavuşmaya başladı. Bu tedavi süreci zaman almasına rağmen, umut ışığının sönmediğini bir kez daha kanıtladı.
14 yaşından itibaren, araştırmalara ve kendi hastalığına yönelik bilgi edinmeye yönelişinin, kendisi için büyük bir adım olduğunu düşünüyor. İhtiyaç duyduğu bilgileri internet üzerinden buldu ve hastalığı hakkında derinlemesine okumalar yaptı. Edindiği bu bilgiler, onun hem tedavi sürecinde hem de psikolojik olarak güçlü kalmasında önemli bir rol oynadı. Hala bulundukları destek grupları ve uzman hekimler sayesinde, karşılaştığı zorlukları daha bilinçli bir şekilde aşmayı öğrendi.
Son olarak, genç kadın, yaşadığı bu korkunç sürecin, hayatına dair bakış açısını köklü bir şekilde değiştirdiğini ifade ediyor. Artık küçük şeylerin bile değerini daha iyi anladığını ve hayatı dolu dolu yaşamak için mücadele vermenin değerini öğrendiğini belirtti. Hayatının her anını daha fazla kıymetle değerlendirdiği ve bu süreçte edindiği deneyimlerin onu daha güçlü bir birey haline getirdiği düşüncesi, genç kadının en büyük motivasyon kaynağı oldu.
Sonuç olarak, 24 yaşındaki kadının hikayesi, birçok insana ilham vermekte ve sağlık sorunları karşısında mücadele azminin önemini gözler önüne sermektedir. EoE gibi nadir görülen hastalıklar hakkında daha fazla bilinçlenmek ve farkındalık yaratmak, hem hastalar için hem de yakınları için çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür hastalıklar, yalnızca bireyi değil, aynı zamanda aileyi ve çevreyi de etkilediğinden, toplum olarak buna karşı duyarlı olmak ve destekleyici bir ortam oluşturmak gerekmektedir.